Kitap Tanıtımı |
Çağımızda şifa kaynağı temiz gıdalar hemen herkes için hayati önem taşıyor. Çünkü ne yersek oyuz! Doğallığıyla oynanmış, kimyasallarla zehirli hale getirilmiş, katkı maddeleriyle kirletilmiş sağlıksız gıdaları tüketenler de er ya da geç sağlığını kaybediyor. Müslümanlar için temiz gıda bir kat daha önemli çünkü Allah, bizlere Kuran-ı Kerim vasıtasıyla seslenerek yiyeceklerin temiz olanlarından yememizi öğütlüyor.
Peki ama hangi gıdalar temiz? Temizden kasıt tam olarak ne? Bir gıdanın temiz (ve helal) olup olmadığını nasıl anlarız? Sözgelimi kalsiyum fosfatla beyazlatılmış, kimyasal yapıştırıcılarla şekillendirilmiş bir kesme şeker temiz olabilir mi? Ya işkence altında, hayatı boyunca gün ışığı görmeyen bir tavuğun et ve yumurtası? Ticari glikoz ve fruktoz şurubuna, aroma ve boya ilâvesi ile arısız üretilen yapay bal sizce temiz mi? GDOlu mısırla beslenen, antibiyotik delisi olmuş sığırların eti caiz olabilir mi? Çocuklara bolca yedirdiğiniz hidrojenize bitkisel yağlı ve hatta DDTli çikolatalar, gofretler? İçinde onlarca zararlı katkı maddesi bulunan beyaz ekmek sizce temiz kapsamına girer mi? İftar sofralarından bile eksik edilmeyen kolalı ve aromalı içeceklerde alkol olduğunu biliyor musunuz?
Bu gerçek liste uzadıkça, hayatlarımızın kısaldığının farkında mısınız?
Gıda Güvenliği Hareketi Lideri Kemal Özer, Şeytan Ye Diyor! kitabında Kuran-ı Kerimde zikredilen temiz gıdanın gerçek anlamını arıyor. Yıllardır gönül rahatlığıyla tükettiğimiz şüpheli gıdaların ipliğini tek tek pazara çıkarırken; sağlığı kaybetmemek için tertemiz öneriler getiriyor. Dayatılan hazcı ve tüketim endeksli yaşam tarzını reddediyor, bizleri geleneksel ve tabiî olanla yeniden buluşturuyor.Ne yiyeceğimizi şaşırdık diyenlere dosdoğru yolu gösteriyor.
Hangi gıdalar temiz, hangileri şüpheli, hangileri haram? sorusuna yanıt arayan Kemal Özer bakın kitabın giriş bölümünde ne diyor: Peki, şimdi soralım. Hayatınız size verilen bir emanet mi? Hesap gününe iman ediyor musunuz? İnandığınız dinin bir mutfağı var mı? Varsa, siz bu inancın mutfak kurallarına uyuyor musunuz? Her nefsin ölümü tadacağını ve her nefsin hesaba çekileceğini bilmiyor musunuz? İmkânı olduğu halde tepkisiz kalanların, atın ölümü arpadan olsun kabilinden bir safsata ile nefsine zulmedenlerin de suç ortağı olduğunu unuttunuz mu? Hâlâ yapacak bir şey yok gibi bir safsatadan yana mısınız? Yoksa bismillah deyip harekete geçenlerden yana mı olacaksınız?
Aslında herkesin kendi kendine yönelteceği sayısız soru var. Elbette asıl mesele, gecikmiş bile olsa doğru soruları sormak ve Allahın bak dediği zaviyeden cevap üretebilmektir. Elbette cevap üretmek de yeterli gelmeyecektir; önemli olan, tatbike başlamaktır. Şimdi ruh ve bedenimizi saran bu kanserlerden kurtulmanın tam zamanı! O halde haydin eyleme!
Evet, Şeytan Ye Diyor! hepimizi temiz yiyeceği bulana kadar savaşmak için eyleme çağırıyor! Anlaşılır, samimi bir dille, ikna ederek. Korkutmadan, güzel örneklerle. İşte kitapta bölüm sonlarında geçen özet nasihat mahiyetindeki diyaloglardan biri. Aldığımız örnek şeker ve tatlılarla ilgili:
Günlük ne kadar şekere ihtiyacım var?
İnsanların günlük 15 gr. şekere ihtiyacı var.
Bunu nasıl karşılarım?
Sarımsaktan hurmaya, nohuttan üzüme kadar meyve ve sebzelerde farklı oranlarda olsa da bulunur. Meyve sebzeleri düzenli tüketmek günlük şeker ihtiyacını karşılar.
Ekstra şeker tüketmeyecek miyiz?
Hayır! Dışarıdan şeker almaya gerek yok.
Bal da mı yemeyeceğiz?
Elbette yiyeceğiz. Arı, balı bitkilerden yaptığından, zaten şeker içerir ve tatlıdır. Ama sahte olmayanını tüketmeliyiz.
Çay tiryakisiyim ve şekersiz içemem!
Hiç denedin mi ki bu kanaate vardın. Şekersiz çay içmeyi denediğin zaman, çay yerine şerbet içtiğini göreceksin.
Ama ben asla şekersiz çay içemem...
Bu doğru değil. Şekersiz çay içilir ama illa tatlandırmak istiyorsanız bal, pekmez veya rafine edilmemiş şekerlerden ilâve edebilirsiniz.
Ben zaten şeker hastasıyım ama doktorum tatlandırıcı yazdı, onu kullanıyorum.
Bu sizin şeker tüketmediğiniz anlamına gelmediği gibi, şekerden daha tehlikeli kimyasallar tüketiyorsunuz demektir. Bu nedenle tatlandırıcı konusunda doktorunuzu dinlememelisiniz.
Şeker yasaksa baklava da mı yasak?
Şeker ve tatlandırıcı içeren şeylerin hiçbiri tüketilmemeli. İlla şeker ilâve edilmesi gerekiyorsa, şeker yerine bal veya pekmez ilâve edilebilir.
İyi de rengi bozuluyor...
Sizin derdiniz renk mi yoksa sağlıklılık mı? Rengi güzel olsun ama sağlıksız olsun mu istiyorsunuz. Bu doğru değil, zaten siz de böyle olsun istemezsiniz.
Ben reçelsiz kahvaltı yapamam, hanımsa şekersiz reçel yapamıyor ne olacak?
Reçellik malzemeye, pekmez ilâve ederek reçel yapabilirsiniz. Eşiniz şekersiz reçel yapabilir. Hiç denemediği için böyle düşünüyor. Birkaç kez denediği zaman, ne kadar güzel olduğunu o da, siz de göreceksiniz.
Bal alırken meselâ bir balın kilosu 10 TL, bir başkasınınki 50 TL. Ama benim 50 TL verecek gücüm yok. Ne yapacağım?
10 TLye satılanın bal olmadığı kesin. Ancak 50 liraya satılanın da kaliteli olduğundan emin değiliz. Bal hileleri ve doğru seçim konusunda bilgi sahibi olmalıyız. 50 TLlik bal kaliteli ise, 1 kg. değil paramızın yettiği kadar alacağız. Kötü mal alacak kadar zengin ve sağlıksız gıda tüketecek kadar akılsız değilsiniz.
Meyve sularında da şeker var diyorsunuz?
Evet. Kola, gazoz, meyve suları, meyve nektarları gibi içeceklerde de çok miktarda şeker var. Hem başka nedenlerle, hem de şeker ve tatlandırıcı içerdikleri için bu ürünler tüketilmemeli.
Ama çocukları ikna edemiyorum...
Aslında ikna edebilirsiniz. Siz bu güne kadar kötü örnek oldunuz ama artık iyi örnek olabilirsiz. Bunun için yapmanız gereken; meyve almak ve meyve sıkacağı veya blenderde meyve suyu hazırlamak olacaktır. İçine bir miktar su ve bir adet buz ekleyip içtiğiniz zaman, çocuklarınıza da örnek olmuş olacaksınız.
Bunlar zor şeyler ama neyse devam edelim. |