Kitap Tanıtımı |
Kendini tüm şairlerle "akraba" sayan yücegönüllü bir şairin, kendini, hayatın görünen-görünmeyen tüm nesneleriyle eşitleyen "kardeşçe" yücegönüllülüğünün sessiz şarkısı:
Düşündüm konumunu ölümün,
Küpün, piramidin, silindirin.
Yalnış nesne yok.
Şeylerin en iyisi sudur.
Bir akşam gördüğü yerleri anlattı bana.
Gölgesiyle bıraktım suyu.
Sonluyu, kurcalamalı.
Ağaçlar koysun adımı.
İlhan Berk'in Şeyler Kitabı, daha önce, Ev ve Çok Yaşasın Sayılar adıyla yayımlanan kitaplarına eklenen Bir Şey Olanlarla Bir Şey Olmayanlar kitabıyla birlikte şeyler'in, her şeylerin büyük kitabı!
Tadımlık
LİR
Thor kayalarının liriyle coşuyordu.
René Char
1
Her şiiri bir öncekini yıkarak, yıka yıka yazmak...
Yazmak budur.
2
Dilin gerçeklik sınırının nereye değin uzandığını, gerçeklik ötesiyle ilişkisinin de nerde kesildiğini, nasıl kesildiğini, sonra da o Kaosu denemek istedim hep. Sadece bir merak da olabilir bu. Ama bunu denedim. Anlamı (ya da gerçeği) aşmadıkça şiirden söz edilemeyeceğini biliyorum çünkü.
Bir Kaosta yaşamak, kaosu yazmak nasıl bir şey? Bu merak sönmedi bende. Öznenin egemenliğini yitirişini; nesneyle yer değişmesini (kısa da olsa) yaşamak...
Böyle uzun bir yolculuğa çıkmak:... Konuya sağından solundan yanaşmak; ama bir türlü yakalayamamak: etrafında dönmek yalnız. Tam yaklaşıldığında da yeniden başa dönmek...
3
İyi bir şiirde anlam pek ele geçmez.
Ama hep ele geçmiş gibidir.
Tek anlama sığınıp kalmamıştır.
Resullerin sözleri gibi sıradağlar kurmuştur.
4
Yalnız şairler hiçbir biçimde dilin dışında duramazlar.
Yalnızca dil umudu gerçekleştirebilir.
5
Dilin fosil şiirinden söz eder Emmerson.
Buna ayakbasılmadık dil demeli.
Şiirin ufku da orda baş verir.
6
Nesneler, imgeler gibi şairlere verilmiştir.
Ama korku saçar nesneler!
Ben bunu hep yaşadım.
7
Sözün silindiği; anlamı da saptamanın nerdeyse olanaksız olduğu yerdedir şiir.
O yer hem de yok gibidir.
Dil burda susmuştur çünkü.
Bir şey söylemiyordur.
Seziliyor, gibidir ancak.
8
Yazmak dili yalnız onu içerir
Dilin özüyle yürür çünkü.
İçerinin sesiyle (Maurice Blanchot).
9
Bir şiiri bitirdiğimde benim değilmiş gibi bakarım.
Benim olduğunu çok sonra anlarım.
(Güneş battığı yeri bilmek ister.)
10
Her şiir ölümü, şiddeti (şiddet ve yazı iç içedir), karanlığı içerir.
(Arıların vahiyle çiçeklerden bal topladığını okudum.)
11
Anlaşılıveren şiirden hep kuşku duydum.
Ben dünyaya imgeler olarak bakarım, öyle görürüm.
(Çocuklar gibi.)
İmgeler benim evimdir.
12
Ben şiiri her seferinde bozguna sokmayı (sous rature) nerdeyse amaçladığımı söyleyebilirim.
13
Lir ile şiir birbirlerini bilmezler.
(Uzak bir şiir ufku çizgisi...)
14
Yalnızca şairlerin umudu yoktur. |