Kitap Tanıtımı |
Yürek devleti akıl adlı vezirini devre dışı bırakmıştı ve inisiyatifi tümden gönlüm almıştı artık.
Gözlerimi alamıyordum Sevda'nın gözlerinden. Adeta bu ışıltılı dünyada kaybolacağım endişesine
kapılıyordum. Sevda'nın gözlerinde eridiğim benliğimin benden gittiğini ve ayaklarımın yerden
kesildiğini hissediyordum. Sevda'nın gözlerinde bilinmez dünyaların labirentlerine doğru bir yolculuğa
çıkıyordum. Kendimi bu bakışların karşısında aciz ve yalnız hissediyordum. Aşk kusurları bertaraf
etmiş ve ben gibi fanilerin nezdinde Sevdalar adeta yücelmişti. Sevda'nın nazarında kapıldığım bu
duygularımdan kendim olarak kalabilmek dünyanın en zor savaşını vermek gibiydi. Dünyanın en zor
savaşıydı; çünkü müttefik de düşman da bendim. Saatler saniye olup öylece akıyordu sanki o
karşımdayken. Su gibi akıp gidiyordu vakitler.
Yüzüme baharın rengi vurdu sanki o anda. Etrafımda kelebekler uçuyordu sanki. Yaşamak ölmekten
daha çok cesaret ister. Ben o yaşama cesaretini Sevda'yı sevmekle buldum. Onu yaşamımla eş
değer tuttum. Yaşamayı sevmeye başladım onun için. Çünkü yaşamımın içinde Sevda var artık.
Hayat nefesimi kesen anlardan ibarettir. Nefesimi kesen anlarımı Sevda ile yaşamak istedim. Demir
atmak istedim yüreğine, gönlümün limanına çekmeye çalıştım. Havada rüzgar olsam essem
gönlüne. Denizde dalga olsam, yelkenlerimi açıp gelsem. Martı olup arkandan seslensem. Sınırlarını
açsa bana bir kez. Bazen sınırlarını zorladım ama, sınırları beni kendi sınırlarımın içinde yaşamaya
mahkum etmeye başladı. İçimdeki korku, Sevda'yı kaybetme korkusu sınırları zorluyordu.Kalbim
yerinden çıkacak gibi atıyordu. Korku girdabının içine girdim sanki. Biraz zaman geçtikten sonra bir
mesaj geldi. |