Kitap Tanıtımı |
Serçe Saati, Berat Demirci'nin dördüncü deneme kitabı... İlk kitabı olan Turna ve Gayda'nın, bilinçli ve entelektüel okur tarafından keşfinden sonra Berat Demirci, bir fenomen haline geldi. Onun kitabını yakınlarda edinemediği için kilometrelerce mesafeyi kat eden insanlar bunun açık bir göstergesidir. Üniversitelerin yüksek lisans ve doktora bölümlerinde, Berat Demirci'nin kitaplarının inceleme ve tahlil konusu olması da onun entelektüel kesim tarafından her gün biraz daha keşfedilmekte olduğunu gösteriyor. Berat Demirci, ayrıntıların ne kadar önemli olduğunu okura gösteren bir kalem... "Hayatta küçük diye bir şey yoktur" sözünü, üslubu ile ortaya koyan bir usta... O, "Kütahya'nın Pınarları" türküsünden yola çıkıp öyle kaynaklar keşfeder ki okur hayret makamına ulaşır. Aşağıdaki ifadeler o kaynağın bir parçasıdır: "Tekmil kâinat akışır ama akmak çeşmenin gerçeği, başka varlıkların mecazıdır; akışmak da en çok ona yaraşır. Evinize en fazla kırk elli adım arayla üç çeşme varsa ve gecenin bir yerinde pencereyi araladığınızda ses sese katıp şakımalarını dinliyorsanız, 'Kütahya'nın pınarları' bütün mesafeleri aşar, gelir gönül şehrinize bağdaş kurar." Berat Demirci, bazen bir şehirden yola çıkar, bazen bir yoldan şehre girer. Girdiği, geldiği o mekânı gönül gözüyle de gezer, süzer, eler. Şu ifadeler nasıl bir tespit ve inceliktir: "Şehir; kendi kendine yeterli olmanın, bağımsızlığın kalesidir. Kanaat ahlakı, fırınlardan bir keyif sigarası gibi kıvrıla kıvrıla dolanır sokakları. Buğdayın demire, kömüre, ipeğe, altına dönüşünün hikâyesi sokaklarında okunamıyorsa, orası ya artık kentleşme virüsü bütün azalarını sarmış ağır hasta bir şehir ya da hatırasına toprağın altında kalma şansı bile tanınmayan bir mevtadır." Berat Demirci'nin dört yıl aradan sonra gelen bu dördüncü kitabı yine uzun süre okurların hafızasından silinmeyecek. |