Kitap Tanıtımı |
Ne zaman rüzgar saçılsa bir kadıın saçlarına, benim bungun ellerim ağlıyor şimdi. Gel ben ölmekteyim... Caddelerde adımlarım boğuluyor, gözlerindeki surları katlime örüp durma! Rengi kokuşmuş yazlara mezarımı kazma! Naçar oturup ağladığım, güldüğüm çay bahçelerinde denizden donuk gözlü balıklar bakıyor bana. Vapurların bir bir sana seferi yok. Gözlerimdeki kayıp ilanlarına aldıran da. İç bükey bir acıyla geldiğim kentte enkaz oldum. Bana ayrılan kül bulutlarını soğuruyorum şimdi. Kanat ve el gibi tutabilir mi bir başka eli ey deniz?
Bugün varlığımın infazına hükmettim. Durgun bir denizle yanan bir kentin arasında kaldım. Yamacıma yanaşan şu gemi son kavşağım olsun. İsimsiz olsun. Eylüle açılıyor dalgalar... Ah kalbim üzerine çullanacak yine sonbahar.. Sulara sok kanlı saçlarını. El salla tren istasyonuna, kıyıdaki cam kırıklarını damıt. Olsa olsa bir sevgiden düşmüştür bu acı. Peki neden ben oldum bu acının sarnıcı? |