Kitap Tanıtımı |
Sema Bozokun imrenilecek bir hayatı vardı. Başarılı, yakışıklı bir koca, herkesin hayallerini süsleyen bir iş, huzurlu bir ev Daha ne isterdi ki insan? Ama mutluluğu uzun sürmeyecekti.
Kocası Hakanın kardeşi Mine onları özel bir akşam yemeğine çağırdığında başına geleceklerden haberi yoktu. Asla tahmin edemezdi böyle bir şeyi Yıllardır unutmak istediği, geçmişe gömmeye çalıştığı biri Minenin sevgilisi olarak karşısında duruyordu.
Sema korkuyordu. Kaybetmekten, yüzleşmekten, söylemekten
Cüneyt Kordemir kimdi? Semayla ne ilgisi vardı? Minenin hayatına nasıl girmişti? Amacı neydi?
Bu soruların bazılarının cevaplarını biliyordu Sema. Bazılarının cevabını bilmek içinse çırpınıyordu. Fakat Cüneyti görmek, ona yakın olmak istediği son şeydi. Onu ailesinden de, hayatından da, hatta hafızasından da atabilseydi keşke Fakat bunun için her şeyi anlatması, geçmişi su yüzüne çıkarması gerekirdi.
Peki, böyle bir şeyi yapabilecek miydi?
Ne kadar da gençtim
Masum ve güzeldim
Şimdi çok yalnızım.
Yıldız Tilbenin şarkısını ilk defa duyuyordum. Sözlerini ve nahif müziğini dinlemeye başladığım anda etkilendim. İki dakika sonra arabayı sağa çekmiş, hıçkırıklara boğulmuştum. Şarkı öylesine çarpmıştı beni.
Yaşadıklarımı tam olarak özetlemiyordu aslında sözleri. Ama bir tür kapıyı açmıştı içimde. Geçmişin kapısıydı bu. O kapıdan geçtim. Sanki başka çarem de yoktu. Şarkının etkisi öylesine güçlüydü ki Hatta beni geçmişe ışınladı bile diyebilirim. Çünkü kaşla göz arasında kendimi geçmişte, geçmişimde buldum. Her şeyi sil baştan yaşamaya başlamıştım. |