Kitap Tanıtımı |
"Bana sen söylemiştin, sadece imzalarımız yan yana duracak sonrasında birbirimizi görmek zorunda değiliz." omuz silktim ve bunu gerçekten söylediğimi hatırladım. O gün ben onu ikna etmeye çalışırken şimdi o beni ikna etmeye çalışıyor gibiydi. Bu ortaklık yüzünden başıma gelmeyen kalmamıştı. Bir yanım şirket açısından imzala kurtul diyordu ama diğer yanım imzalamakla kalmayacağını söylüyordu. Cebindeki altın kalemi masaya koydu. Üzerinde ismi yazıyordu. Kalem güneşin yansımasıyla parlıyordu. Havada, yerden metrelerce yüksekteydik ve bu sadece bir iş anlaşmasıydı. Birbirimizi görmek zorunda değildik. Ben geri döndükten sonra Ali kendi işlerine yoğunlaşacaktı ve işler bu sefer içinden çıkılamayacak bir hal alacaktı. Onca çalışan insan, kendi hayatım, onlarca departmanın altında çalışan binlerce insan... Binlerce hayat... Masanın üzerinde kalemi elime aldım ve kapağını açtım. Amer pür dikkatle bana bakıyordu. Dosyayı açtım. "Sözleşme geçen seferkinin aynısı, sadece birkaç ufak noktada oynama oldu." onu dinlemedim aklım o kadar karışıktı ki açlıktan ve stresten karnıma ağrılar giriyordu. Kalemi parmaklarımın arasına aldım. Tahmin ettiğimden ağırdı. İsmimin altına doğru götürdüm ve bakışlarımı kaldırıp Amer'e baktım. 'at şu lanet olsa imzayı' der gibi bir hali vardı. Çenesini kasmış bana bakıyordu. Gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım. Kalemin ucundan nokta kadar bir mürekkep damlası düştü. |