Kitap Tanıtımı |
Günümüzde baraj, enerji santrali, telekomünikasyon hizmetleri gibi büyük ölçekli yatırımların finansmanı genellikle kredi konsorsiyumları, diğer adıyla sendikasyonlar tarafından sağlanmaktadır. Sendikasyon kredilerinde, kredi veren tarafında birden çok kredi kuruluşu yer almakla birlikte, kredi verenler, kredi alacağının tamamını güvence altına alan teminatların tek bir kişide toplanmasını, bunların yönetiminin ve paraya çevrilmesinin tek elden yapılmasını isterler. Ayrıca bu alacaklar ikinci el piyasasında ticarete konu olabildiklerinden, verilecek teminatların, zaman içerisinde konsorsiyumun yapısında meydana gelebilecek değişikliklerden etkilenmeksizin varlığını sürdürmesi de arzu edilmekte, kredinin el değiştirmesinin ise -sınırötesi kredi işlemlerinde İngiliz hukukunun etkisi gözlemlendiğinden- yenileme yoluyla yapılması tercih edilmektedir. Ne var ki Kıta Avrupası Hukuku ülkelerinde, fer'i teminatlar alacaklı dışındaki kişilere verilememekte, yenileme ise geçmişte verilmiş olan fer'i teminatları sona erdirmektedir. Sona eren teminatların, sendikasyona sonradan dahil olan ortağın alacağını güvence altına alacak şekilde yeniden kurulması mümkün ise de, bu durum fazladan emek ve masraf gerektireceği gibi, yeni kurulan rehin, sona eren rehin ile aynı sırada yer alamayabilecektir. O nedenle, Kıta Avrupası hukukçuları, uygulamada, teminatların tek elden yönetilmesini ve kredinin yenileme yoluyla el değiştirmesinden etkilenmeksizin varlıklarını sürdürmelerini sağlayacak yöntemler geliştirmişlerdir. Ancak, Türk hukuku dahil olmak üzere birçok Kıta Avrupası ülkesinde hali hazırda uygulanmakta olan bu yöntemlerin geçerliliğine ilişkin çeşitli tartışmalar mevcuttur. Kaldı ki bu yöntemlerden hiçbirisi Türk-İsviçre hukuklarında bir yargısal uyuşmazlığa konu edilmemiştir. Bu çalışmada, uygulamanın geliştirdiği bu yöntemlerden başlıcaları açıklanacak ve bunların Türk hukuku açısından geçerliliği değerlendirilecektir. |