Kitap Tanıtımı |
'Merhaba içimdeki sen, sensiz bu yürek, bu beden terk edilmiş bir harabe, şato misali… Hep senin hatıralarınla dolu, sonsuza kadar kilitli, mühürlü tüm odalar. Duvarda yalnızlığımı çizdiğim tüm resimler… Ben kendi bedenimde hayalet olup geziyorum senden bir ışık almak için. Ama yoksun. Beni yalnızlığa mahkûm etmişsin. Beni hapsettin içimdeki sen, olmayan yalnızlığa. Bir yerlere sonsuza kadar atılmış bir anahtarı arıyorum. Karanlıklar içinde kalmış bu kentte sanki hepsi bana karşı özgürlük için yemin etmiş bir ordu gibi dimdik… Aşamıyorum, bulamıyorum. İçindeki karanlık odaların kilidini açıp sana gelmek istiyorum. Belki de günahlarımın kefaretini seni görmeyerek ödüyorum. Bu satırları belki okuyorsun belki de o kadar çok tiksindin ki benden, okuma tenezzülünde bile bulunmadın. Beni affetmeni istemiyorum. Beni sevmeni de acı çekmeni de… Senden tek istediğim, her yeni bir güne gözünü açtığında ben yanında olmadığım için bana beddua etmendir. Senin bedduan bana dua olur. Sensiz yaşadığım her saat, her gün ölümden beter. Dilerim ki hayatın, senin sevgin gibi uzun ve mübarek olur. Rabbime emanet ol. Hoşça kal ömrüm.' (Tanıtım Bülteninden) ) |