Kitap Tanıtımı |
Aşka adanan bir yolcu: Şems-i Tebrîzî...Aşkla yanmak isteyen bir yalnız: Hz. Mevlânâ...Yüzyılları etkileyen bir buluşma: Konya.Ateş, hasret, ayrılık, fetret. Tekrar kavuşmak, ölüm ve yine yalnızlık. Külsüz dumansız yanan yalnızın düğün gecesi: Şeb-i Arûs...Konya selamlarında güvercinlerin tennuresi dokunurken Yeşil Kubbe`ye bir seda yükselir gök kubbeye;'Ah aşk!Şems’in gözlerinden Mevlana’nın kirpiğine düşen gözyaşları sen değil misin?Kavuşmanın secdesine eğilen semazenin nefesi sen değil misin? Peki ya kavuşma dergahında kıble, aşktan bükülen dizlere rahle sen değil misin?Sen Şems`i adak Mevlânâ`yı İsmail bıçağı eden değil miydin? Mevlânâ’nın gözlerine vurulan Şemsî mühür sen değil miydin?Sensin senSen kıblegâha nurSen iklimlere zuhurSen dillere desturSahi sen aşk değil miydin?Ya hu!Bak Şems-i Tebrîzî hamûş olup sinemize vuruyor kan çığlığında. Duy ey aşk bak ne diyor: 'Ölümümün gözlerinin önünde de olmasını isterdim. Gör ki aşk için ölmek ne demekmiş! (Tanıtım Bülteninden) ) |