Kitap Tanıtımı |
Self determinasyon hakkı, halkların uluslararası düzende kendi siyasi, hukuki ve ekonomik statülerini belirleme hakkı olarak anlaşılmaktadır. Ortaya çıktığı andan itibaren siyasi bir ilke işlevi yerine getirmiş ve birçok devletin parçalanmasında olduğu gibi birçok devletin de oluşmasında önemli rol oynamıştır. Birleşmiş Milletler Antlaşması'na girmesiyle, self determinasyon ilkesi, hem ilk kez bir uluslararası anlaşmada yer almış hem de hukuki nitelik kazanmıştır. Daha sonra, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen birçok kararda ve insan haklarına dair İkiz Sözleşmelerde yer alması, kavramın hukuki ağırlığını artırmıştır. Günümüzde, self determinasyon hakkı uluslararası hukukun genel ilkelerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Akademik çalışmalarda, self determinasyon hakkının "dışsal", "içsel" ve "ekonomik" boyutlarıyla ele alınması, hakkın; içsel self determinasyon, dışsal self determinasyon ve ekonomik self determinasyon şeklinde çeşitlendirilmesine yol açmıştır. Bir halkın gelişmesi ve kendi geleceğini belirlemesi yolunda, bu kadar geniş bir yelpazeye sahip olması ve çatısı altında hem hukuki hem siyasi hem de ekonomik ilkeler barındırması nedeniyle, self determinasyon hakkı "şemsiye" nitelikli bir hak olarak kabul edilmektedir. |