Kitap Tanıtımı |
Allahü zül Celâle sayısız hamd-ü senalar; Resul-ü zîşanı Muhammed Mustafa ile Âlü Ashabına sonsuz salât-u selâmlardan sonra, Davudoğlu Hasanın oğlu şu âciz Ahmed der ki: Bu kitab meşhur Hadîs âlimlerinden Mısırlı İbnî Hacer-il' Askalânî'nin «Büluğ-ul-Merâm, min Ediîlet-il’Ahkâm adlı eserinin şerhidir. İbnî Hacer merhum bu kıymetli eserinde herbiri islâm Hukukuna feyizli birer menba olan Hadîsleri bir çok sahih Hadîs kitablarından toplamış bu suretle İslâm Hukukunun Kur'an-ı Kerîmden sonra mutlak suretde ikinci delilini teşkil eden Sünnet'den istinad etdiği bütün deliller bir araya gelmişdir. Allah ondan razî olsun. Bu kıymetli eseri Mağrib Ulemasından Kadı Şerefü'ddin El Hüseyin b. Muhammed-ül Mağribî şerhetmiş ve kitabına Bedrüt Tamâm» adını vermiştir. Fakat mezkûr şerh uzun olduğu için onu Yemen Ulemâsından Muhammed b. İsmail-üs' San'anî kısaltmak ve kendi tarafından bazı mütâlealar ilâve etmek suretiyle yeni bir eser meydana getirmiş ve buna «Sübül Üs- Selâm şerhu Bulûğ ul-Merâm» ünvanını vermişdir. Bu zatın halâ Yemende hüküm sürmekde olan Zahiriyye ve Zeydiyye koluna sâlik olduğu zannediliyor. Vakıa kimseyi taklîd etmez serbest bir müetehid gibi görünmek istiyorsa da eserinin bazı mahrem yerlerinde farkına varmadan hakikati sızdırmış ve sezdirmiştir. Bu sebeble olacak ki; Hâdîvîyye, Kasımîyye, İmam'yye, Yahya b. Hamza Âl imamları, Serefüddin ve saire gibi Ehl-i Sünnet Uleması arasında sözü geçmeyen birçok mezhep ve imamları eserinde Ehl-i Sünnet îmamlarıyla birlikde zikretmişdir. Bunu gören Allâme Ebu'l Hayr Nur'u Hasan Han, Sanânî'nin eserini ele almış ve aynen onun yaptığı gibi bazı yerlerini kısaltmak, bazı yerlerine lüzumlu gördüğü malûmatı katmak suretiyle yeni bir eser meydana getirmiştir. Nur-ul Hasan'ın kısalttığı yerler ekseriyetle Ehl-i Sünnet harici mezheb ve kavillerdir. Böylelikle eser bir dereceye kadar tenkih edilmiştir. Nuru'l-Hasan eserine «Fethu'l Allâm li Şerh-i Bülûğul - Merâm» ismini vermişdir. Bu kitabın tercüme ve şerh Ederken «Bülûg-ul-Merâm» hadislerinin tercümelerini Hadîs-i Şeriflerin altlarına yazdım. Sonra Sübülü-Üsselâm’ı bazan da Fethu'l-Allâm’ı karşıma alarak onlardaki izahatın dört mezhebe uyanlarını hemen hemen olduğu gibi kitabıma naklettim ve bunları tercemeden satırbaşı yapmak suretile ayırdım. Bidayetde bu iki eserden birini terceme etmek de hatırımdan geçmedi değil, fakat «SübÜlü's-Selâm» ın birçok Ehl-i Sünnet harici kavillerle dolu olduğunu yukarıda arz etmişdim. Binaenaleyh onu sırf tercüme .edemezdim. Feth'ul-Allâm»a gelince : Ondan da hernekadar Ehl-i Sünnet harici sösler bir dereceye kadar kaldırılmış ise de onu da bugünün kendimce zarurî addettiğim ihtiyacına cevap verir mahiyetde bulmadım. îşte bu sebeblerle mezkûr iki eserden ve bilhassa «Sübülü's-seiâm» dan azamî derecede isti- fade etmeme rağmen eser yine tercüme değil, âcizane kendi telifim oldu. Ben de kitabımdan ekseriyetle fazla kavilleri, itiraz ve cevapları hazfettiğim gibi hazfetmediklerinle dahî sırası geldikçe lâzım gelen cevabı vermeğe ve yine yeri geldikçe muteber Ehl-i Sünnet kitablarından top'adığım lüzumlu malûmatı dercetmeğe çalıştım. İcabında âcizane kanaatimi izhar ederek dindaşlarımın nazarı dikkatini çekmekden ve Reformculara lâzım gelen cevapları vermekden çekinmedim. Eserimin adını da «Sübülü's-selâm» dan pek çok istifade ettiğimi hatta bu eserin onun bir Tercemesi mesabesinde olduğunu iş'âr için «SELÂMET YOLLARI» koydum. Eserde mümkün olduğu kadar sade bir dil kullanmak tarafını iltizam ettiysem de ganün modası haline gelen yeni uydurma tabirlerden bililtizam kaçındım. Vakıa bunları kullanıp kullanmamamın dînen hiç bir ehemmiyeti yokdur. Fakat ne de olsa kelimeler mânaların kalıbıdır. Gönül ister ki bir kalıbdan çıkan mânâ aslını inkâr etmesin. Halbuki; yeni tabirler böyle olmakdan maalesef uzakdır. Müddeamı isbat için misal arzedeyim «Etki, Bitki, Bakım» kelimeleri Uydurma Türkçenin en tutulanlarındandır. Mânaları: Etki = Tesir, Bitki = Nebat, Bakım = Nokta-î Nazardır. Halbuki ayni kelimeler birer ecdad yadigârı olmak üzere bir çok yerlerde meselâ: Deli Ormanda, Dobruca, Aydos ve sairede halâ kullanılmakda iselerde hiç biri yukarıda gösterilen mânada değildir. Bilâkis Etki — Zulmetmek demektir. «Filân kadın gelinine etki edermiş baksana!...» derler Bitki = Son demektir. Tarlasından mahsul taşıyan bir çiftçiye daha var mı? diye sorarsanız. «Bu Bitki arabadır» diye cevap verir. Yani bu son demektir. «Küpün dibinden Bal'ın bitkisini çıkardım» derler. Bakım = Besi demektir. Bakımlı hayvan» derler. «Besili» demektir. Bu ve emsali kelimeler arzettiğim manaâlarda halâ kullanılıp dururken dil işleriyle uğraşanların niçin değiştirmeğe lüzum hissettiklerini bilemem. İşte arzettiğim sebeblerden dolayı yeni tâbirleri kullanmadım. Beyan-ı itizar eylerim... Kitabda geçen «Vâcİb» ve «Tahrîm» kelimeleri umumî mânâlarda kullanılmıştır. Yani «Vâcîb» den ekseriyetle «farz» bazan vacib manâsı kasdedildiği gibi «Tahrim» den de sırasına göre «Haram» ve «Kerahet manâları murad edilmişdir. Bazı Hadîs-i şeriflerin sonunda görülen (El'Hâdis) kelimesi türkçeye ilâ ah... şeklinde tercüme edilmişdir. Hadis i Şeriflerin başlarındaki «rivayet edilmişdir», «demîşdir ki» gibi tâbirlerle tercüme esnasında parantez ( ) içine alman muktaza sözler hususunda merhum Ahmed Naim Bey taklid edilmişdir. Maamafih zaruret icabı «bu» «Çünkü» «Zİra» «Binaenaleyh», «nitekim» gibi bir çok kelimeler tekrardan kurtarılamamışdır. «Sübül-Üsselâm> sahibi ile diğer sarihlerin sözler' sarih gibi hususî tâbirler »ile değil, sair sözler gibi (bazılarına göre) tabiriyle ifade edilmiş yahud isimleri açıklanmışdır. Yalnız îbni Hacer merhum için daima musannif tabiri kullanılmıştır. Okuyanlara kolaylık olmak üzere usulü Fıkh'ın ve Hadîs-i Şeriflerin istilahlarını gösteren bir cedveli kitabın başına Kavilerin Terceme-i halleri kitap da geçtiği yerde sahife altında yazılmışdır. Sözüme nihayet verirken bu naçiz eseri hazırlamakda emeği geçen arkadaşlara bahusus bir çek Fıi-ilî fedakârlıklar göstererek tab'ı ve neşrini üzerine alan «SÖNMEZ» şirketi mensublarına en derin şükranlarımı arzeder, kitabda bilmiyerek yapacağım hatalarımdan dolayı beni muaheze buyurmamalarını okuyan din kardeşlerimden istirham eylerim. Hidayet ve muvaffakiyet Allahtandır. Ahmed Davudoğlu 21 Temmuz 1965 (Tanıtım Bülteninden) ) |