Kitap Tanıtımı |
Sloven yönetmen Martin ulík'in Bahçe'sinde kök salan hâllerden biri şaşkınlıksa diğeri umuttu. Ev alabilmek için satmaya gittiği dede yadigârı bahçede, karıncaların şifasından yarasaların sevişmesine, patates ekmeğinden kuş sütüne kadar pek çok şey öğrenen Jakub'un şaşkınlığına umut ilişti. Nerede ve nasıl yaşaması gerektiğini fark etti, dahası keşfetti Jakub. Karıncadan kendine, elma ağacından sevdiğine, kuş sütünden babasına vardı, bahçeden dünyaya düştü. Dünyaya içkin bir umuda...
Jakub'un düşüşüne, ulík'in kurduğu evrenin absürdlüğü, gerçeküstücülüğü ve hatta büyülü gerçekliği eklenince umut seyirciyi de buldu. İşte Bahçe'de olduğu gibi pek çok filmden bildiğimiz bu umut, 31 Mayıs'ta cumhuriyet tarihinin en kitlesel halk direnişi olarak sokaklara çıktı. Karış karış keşfedilen sokaklarda nasıl yaşamak istediğini dillendirdi Bahçeleri, parkları, meydanları, duvarları, videoları, fotoğrafları, şarkıları, dansları, yazıyı, sözü, şiiri katederek ülkeyi sardı. Jakub'un babasının öğüdünü tutmayıp, bahçeyi satmaktan vazgeçişi gibi babanın yasasına direndi, bahçesini sattırmadı. O günden bu yana bahçeye selam eden pek çok isim oldu. Türkiye sinemasının dönüm noktalarından biriyle, Yılmaz Güney'in Umut'uyla çıka gelen Tuncel Kurtiz de bu isimlerden biriydi. Sürü'nün, Duvar'ın, Gül Hasan'ın bu has oyuncusu, Şeyh Bedreddin'in bu kadim sesi dünyayı bir bahçe bilmiş, vaktiyle kendisine sorulan "Yoksa siz hâlâ komünist misiniz?" sorusunu "Başka bir düşünce, başka bir hissiyat, başka bir felsefe var mı? Dünyayı bir bahçe haline getirebilecek, insanoğlunun insanca yaşamasını, köleliğin kalkmasını, ırkçılığın kalmamasını öneren bir yol var mı?" diye yanıtlamıştı. Son olarak Emek Sineması için sokaklarda gördüğümüz Kurtiz, 27 Eylül'de aramızdan ayrıldığında bahçeye gönderdiği selam hâlâ belleklerdeydi:
"Artık bir şeylerin daha güzel olacağı umudunu taşıyorum. Diren gezi parkı, diren. Çok güzelsiniz, çok güzelsiniz çocuklar..." |