Kitap Tanıtımı |
"Hayır Peder. Yanılıyorsun... Sen bir Dış Güç tarafından verildiği için ahlak kurallarımız olduğuna inanıyorsun. Bense ölü bedenler pis koktuğu için böyle kurallarımız olduğunu düşünüyorum... İnsan ölü bedenlerin pis kokusunu sevmiyor... Ama etrafındaki dünya öyle ki, öldürmek ve ölü bedenler üretmek zorunda kalıyor. Öldürmekten hoşlanmıyor demiyorum. Kokudan hoşlanmıyor diyorum. Çelişkinin özü bu. Öldürme zevkini bozan nahoş çürüme kokusu karşısında burnunu kapatmasına yol açan o dünya-dışı gücün ne olduğunu soruyor ve cevap olarak dinlerini ve ahlak kurallarını icat edip, sinir sisteminin üst kısmının medeniyetin başlangıcını yaratmasına izin veriyor; nihayetindeyse sadece etin bozulmasını geciktiren buzdolaplarını değil, aynı zamanda hava sızdırmaz gaz odalarını, canlılardaki proteinleri okside eden alev makinelerini ve kokusuz, temiz atom bombalarını icat ediyor. Böylece medeniyet bir zamanlar onu doğuran şeyi bastırmanın yolunu buldu. Hayır, medeniyetimiz ateizm yüzünden değil, ölümün kokusunun giderilmesi yüzünden intihar sürecinde."
Polonya asıllı Britanyalı yazar Stefan Themerson'ın hayatının son yıllarında kaleme aldığı Sardalyanın Gizemi, yazarının çokyönlülüğünü ve engin birikimini yansıtan sıradışı bir roman. Merak uyandıran olay örgüsüyle bir dedektif hikâyesini andıran ama derin felsefi diyaloglarıyla, hayata ve tarihe ayna tutan isabetli tespitleri ve toplumsal eleştirileriyle, Öklit'e pabucunu ters giydiren teoremleri ve ince mizahıyla, herhangi bir kategoriye sokulmayı reddeden bir roman. |