Kitap Tanıtımı |
Silüet yaklaşmaya başladı. Aliana korkudan ne yapacağını şaşırdı. Donup kalmıştı. Cevap bile veremiyordu. Kalbinin atışını herhâlde tüm saray duyuyordu. Silahı da yoktu. Sonra kendisini sakinleştirmeye çalıştı. Sonuçta sarayın içindeydi. Burası kadar güvenli bir yer nerede olabilirdi ki? Bu fikri hızlıca kafasından attı. Daha birkaç gün önce bu sarayda bir kadın öldürülmüştü. Yoksa katil bu muydu? Burada saklanıyor, sonra gidip insanları öldürüyor muydu? Silüet gittikçe yaklaşıyordu. O da temkinliydi. Çok yavaştı. Aliana kendini düşündü. Hemen arkasını dönüp kaçsa... Güçlü, kuvvetli bir erkekti karşısındaki. Üstelik elindeki kılıçla bir anda Aliana'yı öldürebilirdi. Peki nasıl açıklayacaktı burada oluşunu? Üstelik bir duvardan, duvarı kırarak çıkmıştı. Silüet, yüksek olmayan ama duyulacak bir sesle tekrar bağırdı: 'Kimdir o? Kimsin? Kimlerdensin?' Silüet sonunda mum ışığından seçilebilecek yakınlığa gelmişti. Karşısındaki adam yirmili yaşlarındaydı. Neyse ki kendisinin kız olduğu belli değildi. (Tanıtım Bülteninden) ) |