Kitap Tanıtımı |
Aşağıdaki konuşmalar işkence sonrasında çözülen bir siyasi tutuklu ile sorgu timi arasında geçiyordu:
- Evliydin değil mi, 99?
- Evet!
- Ne zamandan beri karını görmedin?
- Bir buçuk yıl kadar, efendim!
Gülüşmeler oldu. Çiko:
- Yani Sansar, bir buçuk yıldır kapalı dükkana kira ödüyorsun öyle mi? Sansar, ne dediğini anlayamadı. Çiko`nun yüzüne bön bön bakmaya başladı.
- Bir kız arkadaşın da mı olmadı? diye sordu Şahin.
- Hayır, dedi, Sansar...
- Bir istasyona falan da mı uğramıyordun?
- O ne demek oluyor?
- Yani geleneve falan da mı gitmiyordun?
- Hayır!
- Yahu bu ne biçim yaşam? Kadınsız yaşam olur mu?
Ayağa kalkıp telefona giderken söylenmeye devam etti:
-...Sana yaşamasını bile ben öğreteceğim!
Numaraları çevirdi. Karşıdakini beklerken Sansar`la konuşmaya devam ediyordu:
-... Kancıklar gelsin de bir gör... Muhabbet daha başka olur, o zaman...
Bu romandaki olaylar Meksika`da geçiyor! Ya da Arjantin`de... Belki Türkiye de olabilir; ama bu hiç fark etmez. Etrafınıza dikkatle bakın. Aranızda yaşayan Sansarlar`ı mutlaka hissedeceksiniz.
Sansar, bir insanın nasıl çürüdüğünün hikayesidir. Ölesiye dostlukların, öldüresiye düşmanlıkların romanı... Dostoyevski`nin deyimiyle, "kimse kötü doğmaz, kötülük öğretilir"in net bir fotoğrafı... Sansar`a çok kızacaksınız... Ondan nefret edeceksiniz. Peki ama Sansarlar`ı yaratan sistemden?
(Arka Kapak) |