Kitap Tanıtımı |
Sanat Dünyamız, 100. yıldönümünde I. Dünya Savaşı'nın sanata yansımalarına dair bir dosya hazırladı. Dosyanın ilk bölümü 143. sayıda yer alıyor. Dosyanın eş-editörleri Mine Haydaroğlu ve Necmi Sönmez'in yazılarından alıntılar: 'Ana temamız bu savaş sırasında ortaya çıkan, belirginleşen bazı olguların sanat tarafından nasıl algılandığı oldu. Batı sanat tarihinde savaşın etkilerinin sanatla aynı anda psikoloji, teknoloji gibi insan üretimi birçok alana yansıdığını biliyoruz. Amacımız, bunların temeline giderek, yani kavramlara ayırarak çalışmaktı. [...] Birinci dünya savaşında neler oldu? Uçakların ilk kez kullanıldığı savaş teknolojisiyle; toplu imha, travma, kahraman'ın sonu gibi olgular yaşanmaya, tarih ve sanat yeniden sorgulanmaya başladı. Kadınların değişen rolü, cephe ve cephe gerisi, fedakârlık, ajanlık gibi konular hayata karıştı. Batı sanat tarihinde bu temaların irdelendiği örnekleri, kaynakları, tartışmaları incelemeye devam edeceğiz. Bu sayıdaki dosyada ise, sanat tarihçilerimiz bu coğrafyada, Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarına denk gelen döneme ait çalışmaları ele aldılar. Bu araştırmalardan farklı değerlendirmelere geçilebileceğine inanıyorum.' -MH-'1914 sıradan bir tarih değil. Aradan yüzyıl geçtikten sonra bu zaman dilimine hangi perspektiften bakıyoruz? 1914, I. Dünya Savaşı'nı kazanan ve kaybeden ulusların ayrı psikolojik çerçevelerden baktığı, yorumladığı bir olgu. Bu dosyayı hazırlarken, yüz yılbaşındaki modernist gelişmeyi kültürel, siyasi ve ekonomik sorunları nedeniyle takip edememiş olan Osmanlı sanatı bağlamından yola çıktık. Neredeyse tamamı Paris'te eğitim almış olan sanatçılardan oluşan '1914 Kuşağı' insana, doğaya, İstanbul'a farklı açılardan baktılar. Bu kuşağın Paris'te edindikleri sanat tecrübelerinin tamamının akademik olması, onların kendi tercihleri değildi. Akademizm'e karşı bağımsızlık savaşı veren Modernizm Fransa'da, 1914 Kuşağı sanatçılarının Paris'te yaşadıkları çevrelerde gelişti. İbrahim Çallı (1881-1960) ile Marcel Duchamp (1887-1968) 1910'larda Paris'te aynı kahvelerde oturmalarına karşın farklı sanatsal yollarda yürüdüler. 1914 Kuşağı ne yazık ki, uzun bir süre, kendi öğrencilerinden oluşan bir sonraki kuşağın tavırlarıyla 'modern' olmamakla' suçlandi. 1930'lardan beri sistematik olarak bu suçlamaların odağında kalan 1914 Kuşağı sanatçılarına daha bağımsız bir bakış açısıyla yakınlaşarak onları yaşadıkları dönem, çökmekte olan bir imparatorluğun enkazı içinde konumlandırmak dosyanın omurgasına oturan bir yaklaşım oldu.' -NS- Dosyada yer alan yazar ve makaleleri:Ayşenur Güler -'İbrahim Çallı, Kuşağı ve Paris'Burcu Pelvanoğlu - '1914 Kuşağı Sanatçılarının Pozitivizm, Fotoğraf ve İzlenimcilik ile İmtihanı'Ali Kayaalp - 'Türkiye'ye Özgü Bir İzlenimcilik: 1914 Kuşağı'Hüseyin Baloğlu - 'I. Dünya Savaşı'nın Türk Heykel Sanatı Üzerindeki Etkileri'Nilüfer Öndin - 'İdeolojinin Savaşı'Nalan Dönmez Yakarçelik - 'Deniz Müzesi Koleksiyonu İzdüşümünde Hüseyin Hüsnü Tengüz, Ali Sami Boyar ve İbrahim Seyfettin Soysalan'ın I. Dünya Savaşı Etkisindeki Üretimleri'E. Osman Erden - 'Kübizm ve I. Dünya Savaşı'Ayrıca bu sayıda: fragMENtaTION 16: Pep Agut'tan 'Diagrammatic Genesis (of Representation)' Sanat Dünyamız'ın süregelen fragMENtaTION dizisinin 16. sanatçısı Pep Agut oldu. Necmi Sönmez'in 'Tarihin İçindeki Öbür Tarih, Anlamın Ardındaki Öteki Anlam /Pep Agut'un Yapısal Denemeleri ' başlıklı metninden alıntı: 'Çalışmalarını Barcelona'da sürdüren Pep Agut, resim, video ve New Media tekniklerini eş zamanlı kullandığı işlerinde 'kavramsal bir görsellik' geliştirmiştir. Sunum (Representation) kavramının sosyal, politik ve ekonomik açılımlarıyla yakından ilgilenen sanatçı, belli modeller geliştirerek izleyicilerin kafasında soru işaretleri oluşturmayı hedefler. [...] Sanatçının 'Diagrammatic Genesis (of Representation)' projesi, Vatikan tarafından onaylanmış olan güncel İncil'in 'Yaratılış' (Genesis) bölümündeki cümlelerden yola çıkıyor. Kutsal kitabın paragraflarındaki her sözcüğü bir tür diyagrama dönüştüren Pep Agut, 'yaratılış' olgusuna çok farklı bir bakış açısı geliştirerek, yazılı ve görsel imgeler arasında dinamik ilişkiyi büyüteç altına alıyor. Dünyanın yaradılışının tanımlandığı kutsal metni, sanat eserinin üretim süreciyle eşleştiren sanatçı, eşine az rastlanır bir 'kavram akışı' oluşturmayı başarıyor. Onun her sözcük için kullandığı dipnotlarında geliştirmiş olduğu yaklaşım açısı, tarihin ve sanat tarihinin tüm dar açılarını aşarak farklı bir 'görme biçimini' gündeme getirdiği için önemli.' Yine bu sayıda: 34. sergisini İstanbul'da Kare Sanat Galerisi'nde açan Fatma Tülin ile yazar, şair Güven Turan sanatçının süregelen çalışmalarını, sergilerini ve sanata dair çeşitli meseleleri konuştular. Fevzi Yavuz'un 2010 tarihli Kara Bellek adlı tablosunu, Tufan Erbarıştıran yorumladı; psikolojik ve felsefeye dayalı bir okumayla bu yapıtın bazı evrensel ve yerel temel meselelerle nasıl ilişkili olduğunu anlattı. Tunç Tayanç, dünya sanatının en ünlü isimlerinden El Greco için çıkarılan pullar arasından Yunanistan ve İspanya'da basılanları ele aldı. İzmir'de Arkas Sanat Merkezi'nde 17 Eylül 2014'te açılan 'Hoca Ali Rıza 1858-1930' sergisini Prof. Mümtaz Sağlam değerlendirdi. Ayrıca: fragMENtaTION 16: Pep Agut'un projesi, Fatma Tülin ile söyleşi, 'Hoca Ali Rıza' sergisi, ve dahası bu sayıda… (Tanıtım Bülteninden)Sayfa Sayısı: 143Baskı Yılı: 2014Dili: TürkçeYayınevi: Yapı Kredi Yayınları) |