Kitap Tanıtımı |
Şamanizm Setimiz, Şamanın Ruhu ve Şamanın Ritmi kitaplarından oluşmaktadır. Eserlerimiz Utkun Ayâsya tarafından yazılmıştır. Şamanın Ruhu: İnsanın, Homo Sapiens (M.Ö. 400.000) olarak ortaya çıktığı dönemden itibaren deneyimlediği, gözlemlediği tüm tecrübelerinin akıl ve kalp süzgecinden geçirerek yarattığı dinin adıdır Şaman! İnsanın gelecek nesillere, kendi varlığını bildirmek üzere çizdiği petrogliflerde (kaya resimleri) Şaman dininin izlerine ilk kez M.Ö. 8.000 yılında rastlarız. Bu kitap, akıl ve kalp süzgecinden geçerek var olan, bütün engellemelere rağmen hâlâ ayakta kalan “Neo-Şamanizm” inancının kökenlerine ve bu dine ait felsefe terimlerine ulaşacaksınız. Bu inancın kökeni ise gerek alkışlar gerekse Asya kökenli destanlarla -ama özellikle Kök-Türk destanlarıyla- olan bağlantıları açıklanarak yazıldı. Destanlar her ne kadar M.Ö. 4 ve 5. yüzyıllara ait olsa da unutulmaması gereken bir olgu var: Yazılı her destan binlerce yıllık sözlü gelenek sayesinde günümüze kadar aktarılarak geldi. Şamanın Ritmi: Şaman Dinine göre tüm evrenin, insanın bedeninde atan nabzın hızında bir ritmi vardır. Ve bu ritim, tüm evren ile birlikte dünyanın ve onun üzerinde yaşayan canlı; bize cansızmış gibi görünen ama tıpkı bizler gibi bir ruha sahip olan tüm varlıkların yaşam ritmidir. Ata Ruhları tarafından seçilen bir insan, Kam veya Utkun olarak geri kalan hayatını yaşamayı kabul ettiği anda Eerenlerinin ona ilk gösterdikleri: Bütün göğün, ufuk çizgisi boyunca atan bir nabız gibi Yer-Suyun üzerine nasıl yayıldığıdır. O andan itibaren Üç Âlemin Eerenleriyle bir olan Kam veya Utkun, tüm Kamlamalarında Tüngürüyle bu ritme eş güdümlü bir ritim tutturur çünkü ancak bu sayede maddenin katı gerçekliğinden bir nefes gibi sıyrılarak, İyelere ait olan Üç Âlemin kapılarından geçebileceğini bilir. Şaman Dininin felsefesini ve bu dinin üzerinde yükseldiği kaideyi meydana getiren unsurlarını ve bir Kam veya Utkunun ruhunun nasıl temellendiğini anlattığım ilk kitabımın ardından, bu kitabımda Kamlama esnasında kullanılan araç gereçler ile birlikte onların üzerindeki obje ve şekillerin neler olduğunu anlamları ile birlikte yazıp, gerek saha çalışmalarım esnasında gerekse müze ziyaretlerinde çizdiğim resimlerle destekledim. Bu sayede binlerce yıllık birikimin mirası olarak şekillenmiş olan Şaman Dininin kasıtlı veya kasıtsız hep karanlıkta bırakılan, dillendirilmekten kaçınılan hususlarını elimden geldiği kadar ve bu konuda yazılan kitaplardan daha farklı bir yol takip ederek dile getirdim. Bir Utkun olarak üzerime düşen bu görevi layıkıyla yerine getirmiş olmanın huzuruyla yoluma devam ediyorum… (Tanıtım Bülteninden) ) |