Kitap Tanıtımı |
"Anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzden sonra gelen..." diye anlatır Nazım kadınlarımızı.
Haksızlığa karşı bir başkaldırı... Güçsüzlük ve çaresizlik... Sonunda da; kaçış...
Mustafa'nın gidişi, Makbule'nin zırra oluşu, Sekioğlu ailesinde peşpeşe felaketler...
Makbule henüz onüçünde, üçüncü eş olarak kırk yaşındaki ağanın oğluna verilirken bedel birkaç koyun... Bir "can" kurban verip, yerine onlarca kurban almak... Böylesi bir çarpık alışveriş...
Seneler sonra dostluk çiçeği olmak üzere kalbe gömülüp tek başına yaşanan bir sevda. Bedeni isyan ederken ruhu baş kaldırıp acısını sessizce kendi içinde yaşayan ve çocuklarını bağrına bile basamayan bir ana ile, çözümü okumakta arayan ve başarılarına bile yeterince sevinemeyen bir kardeş; Abuzer.
Ve nihayetinde de Mardin'i terkediş... İçlerinde ise yeni umutlar... Umutlar; acımasız yaşamın hoş tesadüflerini, acaba ardından getirebilecek mi? |