Kitap Tanıtımı |
Arada bir o koca gövdesi sarsılıp durmasa, bu kocamış Anadolu insanının yontusu da nereden çıktı, diye sorardınız kendi kendinize.
Gözlerini gökyüzüne dikmiş, bir elinde yıpranmış şapkasını tutuyor, diğeri eli ise arada bir gözlerine ve burnuna gidiyor, sonra yana düşüyordu. Çok geçmiyor, sabahın ışıkları burnunun ucunda toplanan gözyaşı damlalarını yapraklarda parıldayan şebneme dönüştürüyordu. Boştaki eli çoğunu silmeye yetişmiyor, yere düşenler durduğu kaldırımı ıslatıp duruyordu.
Dükkanın kepenklerini kaldırınca, sabah sessizliğini bozan gürültüye döndü. Beni görünce hemen toparlanıverdi.
İki eliyle birden, telaşla gözlerini sildi... |