Kitap Tanıtımı |
Şair, yaşamdaki şiiri fark eden kişidir. Bu nedenle durmadan olay, olgu, görüntü, sözcük, imge, ses, duygu... biriktirir. Bunlar, hadi deyince elde edilecek öğeler değildir. Şiir denilebilecek bir metin (bir bütün) oluşturabilmek için gerekli olan öğelerin önceden hazırlanmış olması gerekir. Şairin böylesi bir birikimi varsa, duyumsadığı şey yazma isteğidir. Bu istek yoğunlaşarak bir bakıya dönüşebilir. O an şairin çatladığı andır. Şiir; korku, kızgınlık, öfke, hüzün, kırgınlık, kıskançlık, üzüntü, sevinç, sevgi gibi etkenlere bağlı olarak açığa çıkan, şairde yoğunlaşan güçlü, yıpratıcı duyguların bir yansımasıdır. Bu güçlü ve yıpratıcı duygular şairde başlayıp şairde bitiyorsa, başkalarında (okuyucuda) bir karşılık bulmuyorsa, yazılan şiirin toplumsallaşması olanaksızdır. Bu nedenle şair kendinden yola çıksa bile yazdığı şiirde hep başkaları olmalıdır.Veysel Çolak (Tanıtım Bülteninden) ) |