Kitap Tanıtımı |
Bireylerin ve toplumların sağlığının korunması kendiliğinden gerçekleşmez. Sağlığı korumaya ve yükseltmeye yönelik çalışmalardan ve olanaklardan en uygun biçimde nasıl faydalanılacağının bilinmesi ve bilinenlerin de olumlu davranış ve alışkanlıklar halinde, insan ve toplum yaşantısında yer alması gerekmektedir. Bu da ancak toplumun içinde bulunduğu yapıyı anlamak ve toplumsal kurumların işlev ve işleyişlerini iyi saptayarak sağlanabilir.
Günümüzde iyi bilinen bilimsel ve gerçek; kadının toplumsal statüsü ile sağlığı arasında doğrusal bir ilişkinin varlığıdır. Kadının bireysel ve toplumsal işlevlerini, özel yaşamını, işini ve diğer sorumluluklarını yerine getirebilmesi için sağlıklı olması, sağlığını koruyabilmek için de yeterli olanaklara sahip olması gerekir.
1950`li yılların gecekondu nüfusu artık değişmiştir. Söz konusu yıllarda kırın iticiliği ve kentin çekiciliği bağlamında açıklanan, devlet veya şahıs arazisine, kısa sürede yapılan konutlarda yaşayan ve köyle kıyaslandığında daha çok kentsel değerlere sahip veya zaman içerisinde kentsel değerleri benimseyeceği düşünülen gecekondu olgusu farkılaşmıştır. Artık büyük kentlerin yaşayan yoksul, kırdan gelen nüfusun yanı sıra kentte yaşayan yoksul, gelir ve eğitim düzeyi düşük aileler de yaşamakta, gecekondular, sadece kentteki konut arzının yetersizliği nedeniyle ortaya çıkmamaktadır. |