Kitap Tanıtımı |
Umuda yolculuk umulurken, akla gelemeyen dehşet sonrası değişti hayatım. Adriyatik Denizinin berraklığında süzülürken ruhum; koca canavarların esaretinde kavruldu bedenim! Ve daha dün ne oyun oynacağımı düşünürken; bugün kaderin çıkmazında zorladım aklımı
Çocukluğum Yarınlara dair umutlarım Nazlı büyütülen o küçük kız çocuğu artık bir esirdi. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, biliyordum! O küçük kız çocuğunun aklı bir tek buna eriyordu. Sonrasında ise büyük bir yeminin ortasında buldum kendimi; Mademki hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, eskisinden çok daha farklı, çok daha güzel olmalıydı! Nitekim öyle de oldu; Venedikli Sinyorina artık Osmanlının Sultanıydı. Evet Osmanlının Safiye Sultanı! Artık kader susmuştu, hüküm sırası kaderin acımasızlığında yeşeren o küçük kız çocuğundaydı.
Safiyeyim ben dedi. Safiye Hünkârımın nezdinde anlamı çözülemeyen...
Manası?
Saf mıydı, berraklığı kıskandıran zarifliğiyle; yoksa safir miydi, tüm değerli mücevheratları kıskandıran ışıltısıyla?
Benim kalpteki tanımım; Hünkârımın tek soluklu ömrünün soluksuz aşkı, gözünün nuru Aşk-ı ömrünün en kıymetlisi! |