Kitap Tanıtımı |
Rüzgârlı Tepe'nin zirvesinde Gültaze Teyze'nin altını dükkân, üstünü de ev olarak kullandığı iki katlı bir konağı vardı. Şafak vaktinde bile dükkânın önünde, Rüzgârli Tepe'nin eteklerini dört kez dolanan bir kuyruk uzanırdı. Gültaze Teyze'nin yaşlı veya genç, erkek veya kadın, solucan toplayıcısı veya okul müdürü, anlayacağınız türlü türlü müşterisi olurdu. Müşterileri, Gültaze Teyze'nin tarifleri kişiye özel hazırladığını bildiğinden bu uzun bekleyişe gık bile demeden katlanırdı. Doğrusu Gültaze Teyze işini çok ciddiye alırdı. O yüzden Vikinglerden Horik, Kızılderililerden Beyaz Başlı Özgür Kartal, Amazonlardan Masin bile dünyanın diğer ucundan kalkıp gelir, onun dükkânından alışveriş yapardı. Gültaze Teyze hiç de güzel sayılmayacak el yazısıyla dükkânındaki buruş buruş kâğıtlara müşterileri için ayrı ayrı düşündüğü tariflerin malzemelerini sıralayıp, «Alın», derdi. «Bunları toplayıp tekrar gelin.» İstediği şeyleri toplamak hiç kolay değildi ama müşterileri Gültaze Teyze ne derse onu yapardı. Tarık, Corbik ve Ayşenaz da öyle yapmıştı. Şimdiye dek oradan istediği şeyi almadan ve memnun kalmadan ayrılan bir kişi bile olmamıştı. İyi de Gültaze Teyze bu dükkânda ne satardı? (Tanıtım Bülteninden) ) |