Kitap Tanıtımı |
TANITIM YAZISI
'Rıza Şehri' romanı, günümüz dünyasında yaşayan insan zihnini, paraya, servete, mala, mülke dayalı, 'başarılı insan' efsanesi
üzerine kurulu bir düzenden, yani önceki hayatlarından, bağımlılıklarından koparıp, onları emeğin sömürülmediği, sömürü
düzenin olmadığı, eşitliğin, sevginin, merhametin ve aşkın olduğu bir ütopya ile tanıştırıyor.
'Daha şimdiden yarın olmuştu ve yarınlar için yapacak daha çok şey vardı. Az söz, çok pratik yeryüzü
cennetinin, Barış Yurdu'nun oluşması için en önemli faktörlerden biriydi. Ve bir şey daha vardı, o da insan
için en doğru, en sağlıklı iletişim şekli ve ilişki biçimi olan; sevgiydi. Sevgisiz asla ve asla hiçbir adım
atılmayacaktı. Paylaşacak, sevecek ve birbirimize güvenecektik. Sonra mı? Sonrası, yaşadığımız belde
cennete dönüşecekti. Sırlar olmayacak, herkese karşı şeffaf olacaktık. Bizi işte bu idealler, bu ilkeler sarıp
sarmalayacaktı. Ve Rıza Şehri'nde yaptığımız gibi yapacaktık. Önce söz verecektik birbirimize ve herkes
bu söze sadık kalacak, aramıza katılan her yeni insan için bu söz tekrarlanacak, bu sayede daha önce söz
verenler de sözlerini yenilemiş, söz pekişmiş olacaktı.'
Roman, zamanın insanına, zamanın sözünü söylüyor: 'İhtiyacınızdan arta kalanını verin. Şerefli olmak budur. Yeryüzünü
cennete, Barış Yurdu'na dönüştürmek elimizde.'
Yöneticisiz, otoritesiz, israfın olmadığı, aç gözlülüğün yerle yeksan edildiği, kusurun aranmadığı, mutluluğun ve saadetin ilâhi
aşk ile yaşandığı bu şehre sizleri de bekliyoruz.. |