Kitap Tanıtımı |
Yirmi birinci asrın insanı çaresiz, perişan, mutsuz, umutsuz, kalabalıklar ortasında yalnız, yapayalnız... Altın kâsede zehir içiyor. Yaldızlı sofrada elem ve keder yudumluyor. Yüzlerde tebessüm yerine buruk bir çizgi, gözlerde parıltı yerine acı bir ifade. Omuzlar biteviye çalışmaktan yorgun, ayaklar oradan oraya koşuşturmaktan bıkkın. Ötelerden bu tabloyu seyreden Bediüzzaman haykırıyor: Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bediüzzaman, maddede zenginleşip mânâda fakirleşen çağımız insanının problemlerine eğildi ve Risale-i Nur adlı eserleriyle sadece geçici hayatına değil, âhiret hayatının da mutluluk yollarını gösterdi. Dünya ve âhiret mutluluğunun reçetesini sunan Risale-i Nur nedir, Risale-i Nurların yazarı Bediüzzaman kimdir? Değerli yazar Gülay Atasoy hanım, bu eserinde o sorulara cevap arıyor. |