Kitap Tanıtımı |
Sadece burada doğmuş olmakla bile üzerine yüklenen ağırlık, içinde olduğu tekne kara parçasından uzaklaşırken kabuk kabuk kalkıp dökülmüştü denize. Anasını, babasını elinden erkenden alan, her geçen gün “öksüz”lüğünü daha fazla yüzüne çarpan bu kara parçasındaki her şey geride kalıyordu artık. Semih, çocukluğundan bu yana yaşadığı o köksüz hâlini de geride bırakmıştı buradan giderken. Bir incir ağacının yerinden kıpırdaması kadar zor ve o kadar da cesurca, sessizce uzaklaşıp gitmişti köylülerin gözlerinin önünden. Giderken, buradaki Semih’i de denize dökmüştü ağlaya ağlaya. (Tanıtım Bülteninden) ) |