Kitap Tanıtımı |
Renkler ölürken, şehirler ve kalpler taşlaşırken, her şey o kadar siyah beyazlaşırken -ki bu güzel- bir şeyler söylemek gerekti. Duvarlardan gelen sesler o kadar alçaktı ki, en az insanoğlu kadar alçak, sesleri duymak için gözlerimizi kısıp baştan aşağıya dikkat kesilmemiz lazımdı. Bunu bir süre yaptım; alnımdaki damarlar belirginleşinceye değin, düşünceler duvarları yumruklatacak kadar ağırlaşıncaya değin...
İnanabilecek bir şey kalmış olmalıydı bütün bu karanlığın, nefretin arasında. Bütün duygular çizgilerini kaybettiğinde bir tek aşk kalmıştı, hemen hemen herkesin yarasında. Kabuklarını koparıp atanlar, kabuklarından sıyrılanlar bu bilinçli ve tek taraflı işkence yöntemiyle hazzı tadarken, belki gece uyurken duymak istenebilecek birkaç dize ekleme ümidimdir benim, elinizde tuttuğunuz arka arkaya sıralanmış ağaç ölümleri. Salt güzel şeyler yok, kim bilir en fazla acıyla yoğrulmuş güzel şeyler... |