Kitap Tanıtımı |
Başta metin yazarlığı olmak üzere, reklamcılık alanına ilgi duyan herkesin bir solukta okuyacağı bir kitap! Modern reklamcılığın büyük ismi Claude C. Hopkins'in yıllar önce yazdıklarından, bugünün ve geleceğin reklamcılarının öğreneceği o kadar çok şey var ki: Pazarlama testleri, kuponla eşantiyon dağıtımı, reklam araştırması... Ürün tanıtımı ve satışında çığır açan bunlar gibi pek çok yeniliği ilk düşünen ve uygulamaya koyan Hopkins'in sıfırdan başlayıp zirveye ulaştığı meslek yaşamını evre evre anlattığı bu kitap, modern reklamcılığın kilometre taşlarından belki de en önemlisi. Uluslararası reklamcılık dünyasının dev şirketlerinden birinin kurucusu olan David Ogilvy, "Bilimsel Reklamcılık" için şöyle diyor: "Bu kitabı yedi kez okumayan hiç kimsenin reklamcılıkla ilgili herhangi bir şey yapmasına izin verilmemeli. Bu kitap yaşamımın akışını değiştirdi." Hopkins'in kendine özgü akıcı ve içten üslubuyla kaleme aldığı "Reklamcılık Yaşantım ve Bilimsel Reklamcılık" başlıklı metinleri bir arada sunan bu kitapta, etkileyici reklam teknikleri alanında ilginç buluşların öyküsünü büyük bir zevkle okuyacaksınız.
Tadımlık
Babam, uğraşı kerestecilik olan zengin bir kentte gazete sahibiydi. İnsanların harcayacak parası vardı, onun için de reklamcılar oraya doluşmuştu. O günlerin reklamlarını anımsadığımızda şimdi gülümsüyoruz, ama çemberli etekler de bizi gülümsetiyor. Reklamların çoğunluğunun bedeli mal olarak ödeniyordu. Evimiz reklamı yapılan malların deposu haline gelmişti. Stokta bir zamanlar altı piyano ve altı dikiş makinesi olduğunu anımsıyorum. Babamın reklamını yaptığı ürünlerden biri acı sirkeydi. Daha sonra öyküsünü öğrendim. Bir sirke üreticisi garip bir mayalanma sonucunda ürününün bir kısmını bozmuştu. Böylece son derecede garip, iticiliği olan bir ürün üretmişti. O zamanki insanlar bir ilacın etkili olabilmesi için korkunç olması gerektiğine inanıyorlardı. Bizde "hem insanları hem de hayvanları" delirtecek yağlar ve merhemler vardı. Belki de adları nedeniyle, "yılan yağı" ve "kokarca yağı" kullanırdık. Tedavi, hastalığın kendisinden daha dehşetli değilse kimse saygı duymazdı. Bu nedenle bir sürü "acı" ilacımız vardı. Acı sirke türünün en kötüsüydü ve en popüler olandı. Babam bu iğrenç maddeden, reklam karşılığı olarak düzinelerle şişe almıştı. İnsanlar bize piyanolar, orglar, dikiş makineleri vb., için geliyorlardı. Fakat ilaç için gelen yoktu. Giderek acı sirke stoğumuz arttı. Annem İskoç olduğu için, savurganlıkla arası iyi değildi. O ilacı er ya da geç kullanacaktı, ailenin en hastalıklı üyesi olduğum için, kurban bendim. Acı sirkeyi sabah, öğle, akşam içiyordum. Bu ilacın üreticileri eğer hâlâ yaşıyorsa, o günlerden sonra sağlığımın mükemmel olduğuna tanıklık edebilirim. Babam gazete basımevinde duyurular da basardı. Onları incelerdim; bazen dizgilerini yapardım. Daha sonra duyuruyu verene gider dağıtım işini alırdım. Kentimizde bin ev vardı. Her evin önüne bir duyuru bırakmak karşılığında 2 dolar önerirdim. Bu otuzbeş millik bir yolculuk demekti. Öteki çocuklar aynı işi 1,50 karşılığı yapmayı önerirler, bazı evlere birkaç duyuru bırakıp uzak evlere gitmezlerdi. İlan verenlerden sonuçları karşılaştırmalarını istedim, kısa bir süre sonra da tekeli ele geçirdim. Bu, benim için, sonuçların izlenmesi konusunda ilk deneyimdi. Bilinen ve karşılaştırılabilen sonuçlardan yana olmayı öğrendim ve o zamandan beri ısrarla hep bunları önerdim. Gerçek hizmet, avantajını başka hiçbir yöntemle ortaya koyamaz. Herhangi bir şeyi gözü kapalı yapmak akılsızlıktır. |