Kitap Tanıtımı |
Yere çöktü dizüstü; kollarını kavuşturdu, iki büklüm bir dem öylece bekledi durdu.
Ceb-i bir aşk, bir lerze-i humma nöbetiyle sarsılınca üşüdü ruhu! Ve bir berk çaktı ki gönlüne mâveradan; nurun âlâ nur. Ve aşk-ı lâhutinin gizemli eli; ferec ve mahrec ile tarifsiz bir ummana çekti, kendine kattı onu!
Başını kaldırdı ki; hâle hâle envâr yağıyordu âsumandan. Bir tahayyürle doğruldu, usûlce alnını yere koydu! Ağlıyordu... Ağladıkça tufanında boğuluyordu hıçkırıkların. Ağladı da ağladı; gözyaşları ceyhun olup o nur beldesinde aktıkça, menba-ı yaşı ansızın kurudu. Tufan sonrasının sükût denizinde; bir melceye ilticâ edip, kendini yeni bir aşkın koynunda buldu! |