Kitap Tanıtımı |
' 'Kucağına al beni.' Birbirlerine dokunur dokunmaz, dudak dudağa geldiler ve hiç konuşmadan yere yuvarlandılar. Altlarındaki kaya yere batmıştı sanki, ebedi bir sessizlik içinde düşmeye devam ediyorlardı sanki. Hareket halindeki elleri, yüzlerinde, enselerinde geziniyor, giysilerinin üstünde dolaşıyordu. Ama bu öylesine tutku dolu bir yakınlaşmaydı ki, arzularını tatmin bağlamında daha ileri gidemeden, heyecanlı ve kızgın bir halde, neredeyse düşer düşmez tekrar kalktılar. Sonra ikisi de ayrı ayrı patikalardan kaçtılar. (...) Albine ve Serge çağrıyı duydular. Serge bir şey demedi. Albine'e sarıldı ve gitgide daha fazla sıktı onu. Kaçınılmaz döl yetiştirme eylemi çevrelerini kuşatıyordu. Bahçenin gizemine boyun eğdiler. Anaların, düğün gecesinde, gelinlerin kulağına fısıldadıkları sözleri ağaç öğretti Albine'e. Albine teslim etti bedenini. Serge sahip oldu ona. Bu çiftle birlikte, bütün bahçe, son bir tutku çığlığı içinde kendinden geçti. Ağaç gövdeleri, adeta şiddetli bir rüzgarın etkisiyle büzüldü kaldı, otların arasından bir sarhoş çığlığı yükseldi, çiçekler, baygın ve dudakları açılmış halde ruhlarını sergiledi, gökyüzü bile bir gün batımı alevi içinde bulutlarını durdurdu, kaskatı kesilmiş bu bulutlardan olağanüstü bir haz düştü. İki çocuğun ebedi hayata girişini arzu eden hayvanlar için, bitkiler için, eşya için bir zaferdi bu. Bahçe alkış tutuyordu bütün gücüyleSayfa Sayısı: 447Baskı Yılı: 2003Dili: TürkçeYayınevi: Oğlak Yayıncılık) |