Kitap Tanıtımı |
“Buzzworm’un dediği gibi her saatin bir hikâyesi vardı. Herkes zamanı gösteren bir parçaya ve zamanın bir parçasına sahipti. Saat sizin kişisel zamanınızın dışa yansımasıydı. Bir şeyleri zamanında yapmakla hiçbir ilgisi yoktu. Zaman mefhumuyla ilgiliydi. Aciliyet duygusuyla. Ritim duygusuyla. Uyumla. Geçmiş mefhumuyla. Margarita’yla eskileri dinlemek gibi. Zaman iyileştirebilirdi ama yanlışları silmezdi. Zaman bir hatırlatıcı gibi geri gelirdi. Zaman anılarla birlikte katlanırdı. Bir anda, her şey kendisini kapatabilirdi ve zaman donardı.” Japon asıllı Amerikalı yazar Karen Tei Yamashita, Türkçeye çevrilen ilk kitabı Portakal Dönencesi’nde çok-sesli, çok-kültürlü ve çok-dilli bir hikâye anlatıyor. Los Angeles şehrinin baş kahraman olduğu romanda Yamashita, ABD tarihinin en büyük kent ayaklanmalarından biri olan ve Rodney King ayaklanmaları olarak da bilinen 1992 Los Angeles isyanının öncesinde kentte büyümekte olan toplumsal ve mekânsal gerilimin izini sürerken ana-akım medyanın ayrımcı diline karşı da alternatif bir anlatı dili üretiyor. Film noir, büyülü gerçekçilik ile ABD-Meksika sınır coğrafyasının mit ve hikâyeleriyle beslenen Portakal Dönencesi muktedirin görmek istemediklerini görünür kılan politik ve estetik yapısı, anti-flanör Buzzworm ve Melville’in Kâtip Bartleby’sinin mirasını devralan Manzanar Murakami gibi farklı etnik çevrelerden gelen birbirinden ilginç yedi karakteriyle uzun süre akıllardan çıkmayacak güçlü bir edebi yapı inşa ediyor. “Fakat en başından beri Rafaela nedense bu portakalın özel olduğunu hissediyordu. Belki de mevsimi gelmemiş bir canlının her şeye rağmen mücadele edip bir bütün olmasını görme arzusuydu.” (Tanıtım Bülteninden) ) |