Kitap Tanıtımı |
'Plastik Papatya Kokusu', yine yoğun bir çalışmanın ürünü. El ele, göz göze, diz dize yaşanan bir beraberliğin, Turgut ve Semra Özal beraberliğinin, ölümle noktalanan traji-komik öyküsü. Ticarette çok başarılı, siyasette çok başarısız bir ara dönem insanının bastırılmış siyaset arzularıyla biçimlenen bu öykü; bir anlamda Türkiye halkının kötü yazgısını da anlatıyor. Her köşesine Semra Hanım'ın ince ve pahalı beğenisinin yansıdığı köşk, bir bahar sabahı, artık bir ölü eviydi. Zor ve acı bir görev olsa da, Semra Hanım Ölü evini toplayacak ve arkasına bakmadan Türkiye'nin en önemli zirvesinden, ayakları geri gide gide inecekti. Önce her şeyi olduğu gibi bırakmayı düşündü. Sonra hiçbir şeyi bırakamayacağını anladı. Kaçınılmaz olarak giysileri, resimleri, bilgisayarları disketleri ve dosyalarıyla, onsuz, ama, onun yürüdüğü yollardan geçecek bir yolculuk başlayacaktı. Her şeyi ama her şeyi toplamaya karar vedi. Elinde olsa, onun heryere sinen kokusunu bile toplayabilirdi. Cesaretini topladı. Ele ele yürüyüp, bir rüya gibi geçtikleri yolu, başlangıcı ve sonu ile birlikte yeniden görmek; o günlerin heyecanını yeniden duyumsamak istedi. Semra Hanım hayret ediyordu; Turgut Beyin ölümünün 'kayıp' değil, koskoca bir 'ayıp' olduğunu söyleyenler bile vardı. Çünkü o, halkına, ulusuna değil, gökyüzündeki meleklere hesap verme yolunu seçmiş ve arkasında birçok soru bırakarak bir bilinmeyene göçüp gitmişti. Keşke, kendisi, ailesi ve yakın çevresi için yapılan suçlamaları yanıtlayabilseydi. Keşke aklanacak ve aklayacak kadar uzun yaşayabilseydi.Sayfa Sayısı: 275Baskı Yılı: 1994Dili: TürkçeYayınevi: Bilgi Yayınevi) |