Kitap Tanıtımı |
Genç firavun Keops maiyetine, kendi adına piramit yaptırmayacağını açıklar. Geleneğin bozulmasından dehşete düşen başrahip ile saray görevlileri eski papirüslere baş vurup daha önceki piramitlerin yapılma nedenini genç firavuna açıklarlar: İlk pramitlerin yapılış nedeni ölümle ilgili inançlar ve hükümdara mezar yapma düşüncesi değil, devletin karşılaştığı bir krizdir. Söz konusu olan özgürlüğün ve eleştirel düşüncenin kaynağı olan huzurun ve bolluğun yol açtığı, dolayısıyla da devlet totalitarizmi için tehlike oluşturan bir krizdir. Büyücü müneccimin bu krizi aşmak için önerisi şu olmuştur: Halkın huzurunu kaçırmak, insanların üç kuruşa muhtaç duruma düşürmek, bunu sağlamak için de ülkenin enerjisini ve zengiliğini emip tüketecek görkemli fakat yararsız bir eser ortaya çıkacak piramit, piramitlerin en görkemlisi olacağı gibi, yapılması için gerekecek malzeme ve insan gücü bakımından da diğerlerini kat kat aşacaktır...
İsmail Kadare, çağımıza özgü olduğu kadar, insanlık tarihin ilk dönemlerinde de var tutulabileceğini gösteriyor. Piramit bir mezar ama kimin mezarı, hükümdarın mı yoksa halkın mı? Ölüm getiren tüm ütopyaların bir eğretilemesi mi? Her ulusun, kendi çöküşünü, ağır ağır tükenişini izleyebileceği bir ayna mı? Dört bin yaşında olduğu halde doğurganlığını hiç yitirmeyen ve Timurlenk`in kellelerden oluşturduğu piramitler gibi sakalları çıkan, saçları uzayan bir canavar mı?
Ünlü yazar Kadare`nin Tiran`da yazmaya başlayıp Paris`te bitirdiği bu romanında, insanların yakasını bırakmayan bu saplantıların bir günlüğünü bulacaksınız. Piramidin bağrında sakladığı bilmecenin gerçek anahtarı, dışardan hayranlıkla baktığımızda bize verdiği yanlış imgede mi gizli acaba?
(Arka Kapak) |