Kitap Tanıtımı |
Sözcükler kilitliyor dilimizi, konuşamıyoruz, konuşamayınca anlatamıyoruz anlaşılmayı bekleyen mavi, siyah gözlerdeki ölüm çığlıklarının mutlu çığlıklara dönüşeceği zamanları. Sınırların ötesinde sınır çizgilerinin, derin vadilerin, yüksek dağların kestiği öykülerin sırlarını dinlemek istiyoruz kalemdarlardan. Bir gün açığa çıkarak tüm yaşanmışlıklarımızla önümüzdeki engellerden, tel örgülerden, mayın tarlalarından arınık, tüm coğrafyalarda yıldızların ipekleştiği, güneşin billurlaştığı, bilgeleşen her ışığın yol levhası olduğu bir günde buluşmak istiyoruz. Varlığı zorunluymuş gibi algılatılan ama olmadığında eksikliği hissedilmeyecek olan her şey kalktığında gel sen de konuş sen de anlat denecek bir günün özlemiyle bekliyoruz. Kalbinden geçene güzel olana dair, iyi olana dair, merhamet mutlaka olsun anlat, sayfası hiç açılmamış hikâyeleri, atalarının nesillerine anlatamadıklarını anlat. Bir gün özgürce tüm renklerin bir arada olduğu tıpkı çiçek tarlalarında el ele tutuşmuş çiçekler gibi, kıskanmadan, kıskanılmadan umutlarımızın birleşeceği güne gülerek bilgeliğin ve sevginin etrafında çağlayan su sesleri gibi, derelerin birleşerek döküldüğü deniz gibi, beraberce aşkın binbir türlüsünü denizlere söyleyerek dalgaların deniz aşırı kıyılara götürmesini, evrenselliğin bütün insanların kalplerini birleştireceği günü hayal ederek dile dökmeliyiz umutlarımızı. Birimizin yolu diğerine, ötekimizin yolu bize yol olsun. (Tanıtım Bülteninden) ) |