Kitap Tanıtımı |
'Geleceğimizin teminatı olan çocukların sağlığının temelini onları dünyaya getiren annelerin sağlığı oluşturur. Annenin gebelik döneminde yaşadığı her türlü olumlu veya olumsuz deneyim çocuğun sağlığı üzerinde etkilidir. Çocuklar doğdukları andan itibaren bir gelişim ve değişim süreci içindedir. Bu süreç yaklaşık 6 yaşa kadar önemli olsa da, özellikle 0-3 yaş arası tüm gelişim alanları açısından oldukça kritiktir. Bu kritik yaş aralığında beyin gelişimi çok hızlıdır. Çevreden alınan her türlü nitelikli işitsel, görsel, dokunsal, duygusal ve sosyal uyarı nöromaturasyon hızını artırırken, uyaran eksikliği gelişim hızını yavaşlatır. Erken çocukluk döneminde tüm gelişim alanlarının birbirini etkilediği düşünüldüğünde, bir alandaki gelişimsel gecikme veya bozukluk diğerlerini de aynı şekilde etkiler. Çocuğun hayatı boyunca öğrenmeye en açık olduğu bu kritik dönemde aile son derece önemlidir. Öğrenme ailede başlar ve anne-baba çocuğun ilk öğretmenidir. Bununla birlikte, anne ve babadan aktarılan genetik özellikler de onun ömür boyu sürecek sağlık fonksiyonları üzerinde belirleyicidir. Her ne kadar bir çocuğun sağlığı için önemli düzeyde etkili olan genetik faktörlerin değiştirilmesi mümkün değilse de, çevresel faktörler; nitelikli erken uyaran, olumlu deneyimler, anne-baba farkındalığı, eğitim ve danışmanlık hizmetleri ile değiştirilebilir, geliştirilebilir. Bu olumlu değişim sağlıklı çocukları, sağlıklı çocuklar sağlıklı yetişkinleri, sağlıklı yetişkinler ise sağlıklı toplumları meydana getirir. Ulusal ve uluslararası boyutta, özellikle gelişmekte olan ülkelerde çocuk sağlığını etkileyen en önemli problemlerden biri de işitme kayıplarıdır. İşitme duyusu, çocuk dünyaya geldiği andan itibaren ihtiyaç duyulan ve beraberinde başta dil ve konuşma olmak üzere, bilişsel, sosyal, akademik ve iletişim becerilerinin gelişimini etkileyen çok önemli bir duyudur. Dış dünyaya açılan bu pencere, işitme kaybı nedeniyle özellikle konjenital olarak kapalı olduğunda işitsel ve sözel uyaranlarla iletişim kesintiye uğrar, beyinde işitme, dil ve konuşma ile ilgili merkezler gelişemez. Bu durum çocuğu işitme kaybına ve onun sekonder olumsuz etkilerine maruz bırakır. Çocuklarda işitme kayıpları genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak meydana gelmektedir. Burada en önemli konulardan biri, işitme kaybına yol açan çevresel faktörlerin birçoğunun önlenebilir olmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü, işitme kayıplarının yaklaşık %60’ının önlenebilir nedenler ile meydana geldiğini bildirmektedir. Önlenebilir nedenlere bağlı işitme kaybı oranı orta ve düşük-orta gelirli ülkelerde (%75), yüksek gelirli ülkelere (%49) göre çok daha yüksektir. Aradaki farkın nedeni, orta ve düşük-orta gelirli ülkelerde genel olarak daha fazla enfeksiyon hastalığının varlığı ve yüksek gelirli ülkelerde daha nitelikli anne-çocuk sağlığı bakımı ile açıklanmaktadır. Erken koruyuculuk, risk faktörleri ortaya çıkmadan veya risk faktörleri mevcut iken hastalığın oluşmasını önlemek veya derecesini azaltmayı amaçlar. Bu nedenle, ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde koruyucu sağlık hizmetleri işitme kaybının önlenmesi açısından erken tanı hizmetlerinden daha öncelikli bir konu olmalı ve buna yönelik hizmetler ülke çapında artırılmalıdır. İşitme kaybı ile dünyaya gelen bebekler için, günümüzde Erken Tanı ve Erken Müdahale Programları ile işitme kaybının olumsuz etkileri önlenmeye veya azaltılmaya çalışılmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta 1-3-6 kuralıdır. Bu programların etkinliği ve başarısı için, işitme kaybıyla doğan bebeklerin 1 aylık oluncaya kadar işitme taramasının yapılması, 3 aylık oluncaya kadar ileri odyolojik değerlendirme testleri ile işitme kaybı tanısının kesinleşmesi ve 6 aylık oluncaya kadar uygun müdahale hizmetlerinden (cihazlandırma ve işitsel-sözel eğitim) yararlanması gerekmektedir. Ülkemizde 2004 yılından itibaren ulusal boyutta yürütülen Yenidoğan İşitme Taraması Programları ile neredeyse yeni doğan her bebeğin işitme taraması yapılmakta, taramadan geçemeyen ve/veya işitme kaybından şüphe edilen bebekler ileri odyolojik değerlendirme için gelişmiş odyoloji kliniklerine yönlendirilmektedir. Her ne kadar ilerleyen zaman ve teknolojik gelişmelerle birlikte erken tanı ve erken müdahale konusunda ülkemizde önemli gelişmeler görülse de, ülke genelinde ideal cihazlandırma ve eğitim yaşına henüz ulaşamadığımız ve erken koruyuculuk hizmetleri konusunda yetersiz olduğumuz bir gerçektir. Her yıl Odyoloji bilim alanına yeni katılan nitelikli sağlık profesyonellerinin varlığı ile bu hizmetlerin de gerektiği şekilde verilmesi ve yaygınlaşması en büyük hedefimizdir. Bu hedefle, uzun süredir üzerinde çalıştığımız ‘Pediatrik Odyoloji:İşitme Kayıplı Çocuklarda Değerlendirme, Tanı, Tedavi, Eğitsel Yaklaşımlar’ başlıklı kitabımızı sizlerle buluşturmaktan mutluluk ve gurur duyduğumu belirtmek isterim. Çocuklarda işitme kaybının tüm yönleri ile detaylı olarak anlatıldığı bu kitap, Odyoloji alanında çalışan uzmanlar ve eğitim gören öğrenciler için temel bir kaynak niteliğindedir. Değerlendirmeden tanıya, tanıdan tedavi ve eğitime kadar işitme kayıplı çocuk ve ailenin kapsamlı bir şekilde ele alındığı kitabımızda en güncel bilgi ve konulara değinilmiştir. Bu yönleri ile Odyoloji’nin temel alt alanlarından biri olan Pediatrik Odyoloji adı ile yazılan ilk kapsamlı kitap olma özelliğini taşımaktadır. Kitabımızda bizleri onurlandırarak Pediatrik Odyoloji konusunda bilgi ve deneyimlerini paylaşan, ülkemizde Odyoloji Bilim Alanı ve Eğitim Odyolojisi ile ilgili öncü hizmetleri, yetiştirdiği çok sayıda öğrencisi ve yolunun kesiştiği binlerce işitme kayıplı çocuk ve ailesi adına kendisine minnettar olduğumuz, mesleğimizin duayeni, hocaların hocası Sayın Prof. Dr. Erol BELGİN’e, güncel bilgi ve araştırma sonuçlarını kişisel deneyimleri ile birleştirerek yazdıkları bölümlerle kitabımıza katkı veren, her biri alanında uzman çok değerli yazarlarımıza, kitap kapağında yer alan resmin tasarım ve çizimini, benim hayal gücümün onun yeteneği ile birleşmesi sonucu birlikte hazırladığımız koklear implant kullanıcısı çok sevgili öğrencim Sayın Enes Can Memiş’e ve ailesine ve son olarak uzun yıllardır aynı kalite ve özveri ile çalışmalarını sürdürerek kitabımıza hayat veren Güneş Tıp Kitapevleri’ne en içten saygı, sevgi ve teşekkürlerimi sunuyorum.'' (Tanıtım Bülteninden) ) |