Kitap Tanıtımı |
Düşleri kesişen üç ayrı insanın hikâyesi.
Yuri'nin kokulara hassas bir burnu vardır. Yıllardır göremediği babasını, ondan kalan tıraş losyonunu koklayarak zihninde canlandırabilmekte, böylece onunla söyleşip dertleşebilmektedir.
Nesrin'i de anlatır ona. Hayatta aldığı en güzel kokunun sahibi olduğunu söylediği, annesi ölünce, yedi yıl önce babasının yanına Hollanda'ya gelmiş Türk kızı Nesrin'i. Nesrin, doğduğu, ayrıldığından bu yana göremediği topraklara geri dönmek istemektedir. Babasıysa, her yıl söz verdiği halde, onu tatil için bile olsa, götürmemektedir. İki arkadaş için, Türkiye'ye, Kızılırmak kıyısındaki Zeytinlivadi'ye yapılacak bu uzun yolculuk yalnızca güzel bir düş iken, bir gün hayatlarına köhne Volvo'suyla ihtiyar Bruno Levi girer. O da, İsrail'e, Taberiye Gölü'nün kıyısındaki Kelebek Vadisi'ne bir yolculuk düşlemektedir.
Nasıl anlatsam: Berbat bir geceydi ama gene de harikuladeydi. Anlaşılır geliyor mu? Bizi korkutan onca şey vardı: Araba çalışmıyordu, in cin cirit atan bir yerde kalakalmıştık ve Bruno Levi'nin öksürük nöbetleri gittikçe sıklaşıyordu. Gece ilerledikçe arabanın içi buz kesmeye başlamıştı. Gene de çok güzel ve çok özeldi.
Nesrin'le ikimiz kaçıyorduk, belki de nedeni buydu. Tamam, arka koltukta biri daha vardı: Bruno Levi, ama yabancı değildi ki. Dedemiz sayılırdı artık. |