Kitap Tanıtımı |
Demokrat Parti, devlet radyosunu iktidarın sözcülüğünü yapmakla eleştirirken radyonun daha demokratik bir biçimde yönetileceği sözünü verdi ancak 1950-1960 yılları arasındaki iktidarı döneminde bu sözünü yerine getirmedi. Demokrat Parti´nin iktidardan devrilmesi üzerine açılan davalardan biri de, devlet radyosunu partizanca kullanmakla suçlanan parti yöneticilerinin yargılandığı Radyo Davası oldu. 20. yüzyılın ikinci yarısında yaşanan bu süreç, ne yazık ki, 21. yüzyılın başında da siyasi iktidarların kamu özel sektör ayrımı yapmadan kitle iletişim araçlarını ele geçirme ihtirası ile güncelliğini koruyor. Bu da bize sorunun, kamu kitle iletişim kurumlarının bürokratik olarak özerkleştirilmesi ve özel iletişim kurumlarının ekonomik yönden bağımsızlaştırılması ile değil, siyasetin demokratikleştirilmesi ve siyasilerin demokrasiyi özümsemesi ile çözülebileceğini gösteriyor. |