Kitap Tanıtımı |
Bir panikatağın günlüğünden...
Günlük hayatta alışveriş gibi işleri hep zorlukla gerçekleştiriyorum. Sürekli beynimde Sana bir şey olmayacak, sakin ol gibi cümleler uçuşuyor. Buna rağmen ellerim titriyor, nabzım deli gibi atıyor, sırtımdan soğuk terler akıyor. Titreme ve terleme bir dakika içinde defalarca yer değişiyorlar. Korkulu senelerim süresince öğrendiğim egzersiz teknikleri geliyor aklıma. Sakince nefes alıp vermek, pozitif düşünceler, psikologlarımın sözleri, bu olanların hepsinin bedenimin yanlış yorumlaması olduğunu ve bana hiçbir şey olmayacağını hatırlatıyor. Kendime ait bir zekam olduğunu hatırlamama rağmen ve bütün açıklamaların da bir mantığı olmasına rağmen, bu bilgiler vücuduma ulaşmıyor bir türlü. Kafamı dağıtmaya çalışıp başka bir şey düşünmeye yöneliyorum. Kendimi kasmış bir şekilde otoparka kadar geliyorum nihayet. Zor olan bir kısım daha var: Markete girmek, alışveriş yapmak ve bunları yaparken de bunları dünyanın en normal şeyleriymiş gibi davranmak. Çoğu zaman bu hislerle oyalanırken geri dönerek aldıklarımı bir köşeye bırakıp marketi terk ediyorum. Arabaya geldiğimde paniğim geçmiş oluyor, fakat günün geri kalan kısmını kendini kaybeden olarak ilan etmiş olduğumdan, günüm başarısızlığımdan dolayı çok kötü geçiyor... Ama bazen de paniğe karşı başarılı oluyorum, alışverişimi yapıyor, kasada bekleyip ödüyorum ve kendimi başarılı bulduğum için günüm de huzur dolu geçiyor.
Bu panikatağın günlüğünde okunacaklar panik yazılar değil panikatağın yazıları; bir düşüncenin ruhla kapışması, kazanmak ya da kaybetmek için oynanan bir oyun. |