Kitap Tanıtımı |
Başını, yavaşca yukarı kaldırdı. Samanyolu, ışıl ışıl parlıyordu gök kubbede. Birden oturduğu koltukta doğruldu. Ayağa kalktı.
İki adım atıp, pencerenin önünde durdu. Yıldızlara takıldı gözleri. Hepsi de, ayrı güzellikte parlıyordu. Sanki bir avuç elması alıp, gökyüzüne serpmişlerdi. Dakikalarca baktı geceye. Binlerce kez diledi, gecmişin hiç yaşanmamış olmasını. Ama hiç yıldız kaymadı o gece. Belki de sabaha kadar ağladı, tıpkı o kadın gibi. Ta ki; sabahın ilk ışıklarına kadar. Bir tutam sarı ışık demeti
olarak başladı gün. Yavaşca yükseldi güneş, sıradağların ardından. Ovayı aydınlattı yavaş ve sessizce. Tek karanlık kalan, geçmişteki kötü anlardı. |