Kitap Tanıtımı |
İnsanın en önemli gereksinimi, yaşamını sürdürmenin değişik yolları arasında kendisi için en uygun olanını seçmek, yani özgürleşmektir. Seçilen yoldan gitmek bir çabayı gerektirdiğine ve her çaba da doğa karşısında bir tutsaklık olduğuna göre, özgürlükler her zaman birtakım tutsaklıklar karşılığında gerçekleşecek demektir. Ancak tutsaklığı en aza indirebilmek için insanlar iş birliği yaparlar. Birlikte ve iş birliği içinde yaşayabilmek için de, bu yaşayışı düzenleyen birtakım kurallara gerek görüldüğünden hukuksal düzen ortaya çıkmıştır.
Hukuksal düzen, özgürlüklerini artırmak için bir araya geldikleri kabul edilen insanlar arasında iş birliği kurallarına göre kurulması gereken düzendir. Böyle bir düzen sürekli gelişerek her bireye düşen özgürlük payını sürekli artırmak amacıyla kurulmuş olmalıdır.
Buna rağmen, gittikçe büyüyüp gelişen ve geliştikçe, üyeleri olan insanlara daha büyük bireysel özgürlük sağlayan tek bir dünya toplumu yerine, özgürlüğü doğal engellerle çarpışmaktan çok birbiriyle çarpışmakta arayan birçok toplumlar ortaya çıkmıştır. Yani günümüz toplumları, bir yandan toplumlar arasındaki ayrılıklardan doğan savaşların, bir yandan da bu savaşların etkisi altında kendi içlerinde doğan ayrılık ve ayrıcalıkların ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Artık bireylere özgürlük sağlama amacı unutulmuştur ve toplumları yönetenler sürekli olarak özgürlükleri kısma yolları aramaktadır. |