Kitap Tanıtımı |
Her devlet yapısı içerisinde gerek yöneticiler açısından gerekse yönetilenler açısından bir "güvenlik" algılaması vardır. Maslovv, ihtiyaçlar piramidini oluştururken doğal ve içten gelen insiyakları dikkate almıştır. Bir birey açısından Maslowun yaklaşımı ne kadar dikkate degerse toplum açısından da bir o kadar önem arz eder. Doğal süreç içerisinde güvenlik ihtiyacı, birey-toplum ilişkisi açısından fizyolojik ihtiyaçlardan sonra ikinci sırada yer alır. Toplumsal refleks ve geleneklere göre bu sıralama değişkenlik arzetse de temelde böyle bir ön kabulün olduğu yadsınamaz. Zira, tam olarak güvenlik sorununu aşamamış devletlerde ne ekonomik, ne sosyal ne de kültürel alanlarda kurumsallaşmış ve uzun vadeli "gelişme" sağlanamamaktadır. Bunun içindir ki bir çok gelişmiş Avrupa ülkesinde "güvenlik konsepti" hükümet programlarına konulmaktadır ve seçmenlerin tercihlerinde belirleyici olmaktadır.
5188 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte ülkemizde ortaya çıkan genel eğilim, güvenlik konusunda yeni bir konseptin ortaya çıktığı yönündedir Özellikle son günlerde artan şiddet eğiümi ve buna karşın ulusları aşan küresel mücadele temayülleri bunun bir göstergesidir. ABD, İngiltere, Mısır, İspanya ve Ülkemizde İstanbulda meydana gelen terörist saldırılar bu süreci ve güvenlik kuramını farklı bir çizgiye oturtmuştur. Terörün, sınır aşan ve sınır tanımaz özelliği, uluslararası yardım ve dayanışmayı, kararlı ve kolektif bir mücadeleyi gerektirmiştir. |