Kitap Tanıtımı |
Yeni Yolda yürürken.. o tatlı baygın yüklenmeyi duyardınız.
Lezzetler hiçbir zaman birbirini tekrarlamazdı.
Dolmuş otobüsler aşk ağırlığını taşıyamazdı. Ne de olsa dünya araçlarıydı. Siz de vasıtasız geçer gider
kendi rüzgârınızla serinler gürler eserdiniz.
Hakikat bağlarında meyperestlik neymiş anlardınız. Kadehler dolup boşalırdı.
İç kahkahalarıyla çaylar çeşmeler yükselir taşardı; deryalara karışır devranı aşardı. Beden küllenir, yanardı ha yanardı.
Yeni Yolda ağlarken
İçi dıştan daha çok severdiniz. Ruhunuz gerçekten mevcutmuş fark ederdiniz.
Yeni Yolda yaşarken
Cennet muştusunu, gölgesini taşıyan köklü ulu bir çınarın zenginlik ve enginliğinden şaşkınlığa düşer, hayranlıklara gark olurdunuz.
Yeni Yolda coşarken
Zaman mekân ötesini aşmış Erleri tefrik eder seçer ve severdiniz.
Serazat çakırkeyif bir muhabbeti, iliklerinize dek çekerdiniz. İlgi(lenir) iç(lenir) işle(ni)rdiniz.
O enerjiyle, aşıyla birbirine özlemle sarışmış günler geceleri, aylar ve seneleri.. yeissiz elemsiz kedersiz.. sevgi içtenliğiyle huzurla bağrı açık devirirdiniz.
Işık Şarktan Garptan ve Yeni Yoldan vururdu. Tanrım! Ne saadet! der, demlenir içerdiniz. |