Osmanlı Tarih ve Hukuk Istılahları Kamusu
ISBN 9789757268925
Yayınevi Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayınları
Yazarlar Ahmed Akgündüz (author)
Kitap Tanıtımı 1989 Haziran'ında Osmanlı Kanunnâmleri ve Hukûkî Tahlilleri adlı 11 ciltte tamamlanan hukuk külliyâtının Birinci Cildini hazırlarken ve özellikle de kavram fihristi için gayret gösterirken, gördüm ki, çoğu ıstılâhlar mevcut tarih ve hukuk lügatlerinde ve kamuslarında bulunmamaktadır. O zaman inşallah bu proje biterse, tamamen Kanunnâme metinlerine ve hatta onların ifadelerine dayanarak bir Osmanlı Tarih Lügati hazırlayayım diye hayal ettim. Bu Kamus'un doğmasına iki önemli hatıra da etkili oldu. Birincisi: Prof. Halil İnalcık merhumun "Akgündüz Hoca! Cumhuriyet devri tarihçileri çoğunlukla Arapça bilmezler. Ayrıca başta fıkıh olmak üzere İslâmî İlimlerden habersizdirler. Osmanlı Tarihinin izah ve yorumu için bunlar temel şartlardır. Bu iş, Arapça, Farsça ve İslamî İlimleri bilmeyi zarurî kılıyor. Sen bunu yapabilirsin. Gelecek nesillere temel kaynak olur." İkincisi: Merhûm Yılmaz Öztuna, en son Osmanlı'da Harem kitabımı okuyunca beni aradı ve şöyle dedi: "Akgündüz Hoca! Eğer ömrüm yeteceğini bilsem, senin kaleme aldığın kitapları tam olarak okur ve kitaplarımı tekrar gözden geçirirdim. Bunların sonunda bir Kamus hazırlamayı unutma." İslâmî İlimler ve özellikle İslam Hukuku incelenmeden kaleme alınacak Osmanlı Tarih Lügatleri eksik ve hatta bazıları hiç hükmünde olduğu için, biz Osmanlı Tarih Kamusu yerine Osmanlı Tarih ve Hukuk Kamusu ismini tercih ettik. Bu ikisini iç içe daireler kabul edip, çalışmamıza İslam ve Osmanlı Hukuku ıstılâhlarını da ekledik. Elbette ki, bizim de hatalarımız olacaktır ve vardır. Özellikle hangi dilden geldiği konusunda eksikliklerimiz bulunacaktır. Okuma hatalarımız ve izah hatalarımız da kaçınılmazdır. Bu sebeble bütün İslam hukukçuları ve Osmanlı tarihçilerinden ve hatta bütün okuyucu ve araştırmacılardan istirhamımız, buldukları hataları tashihleriyle birlikte ve ilâve edilecek maddeleri de bize hatırlatmalarıdır. İnsana ait eserler, başlangıçta mükemmel olmayacağından, bu tavsiye ve tashihlerle Kamusumuz daha da gelişecek ve büyüyecektir. OSMANLI TARİHİNİ VE HUKUKUNU ANLAMAK VE YORUMLAMAK İÇİN İSLÂMÎ İLİMLER VE HELE FIKIH İLMİ ZARÛRÎDİR: "Osmanlı tatbikatı tetkik edilmeden hiçbir İslâm Hukuku konusu tam olarak araştırılamaz. Yapılan araştırmalar nâkıs kalır. Tam tersi daha da fecidir. Arapça ve İslam Hukuku bilinmeden yapılan Osmanlı Tarih araştırmaları ise, çoğunlukla yok hükmündedir." Hakikatın böyle olduğunu, bu Kamusu tamamıyla mütalaa edenler idrâk edeceklerdir. Mesela tarihçiler, Osmanlı vergi hukuku hakkında çoğunlukla yanılgı içindeler. Halbuki Ebüssuud Efendi, hem bütün fetvalarında ve hem de konuyla alakalı Osmanlı Kanunnâmeleri adlı kitabımızın Dördüncü Cildinde neşrettiğimiz Öşür Risâlesi adlı Risâlesinde Çift resminin harâc-ı muvazzaf olduğunu ve nasıl hesaplandığını açık seçik izah etmektedir. İslâm Ansiklopedisindeki bennâk resmi ve Padişah maddelerinde de aynı hatalar tekrarlanmış ve maalesef müsteşriklerin ve yanlış yorumların tekrarına gidilmiştir. Merak edenler aynı maddeleri bu Kamus'daki izahlarla karşılaştırabilirler. İslâmî İlimler ve özellikle İslam Hukuku incelenmeden kaleme alınacak Osmanlı Tarih Lügatleri eksik ve hatta bazıları hiç hükmünde olduğu için, biz Osmanlı Tarih Kamusu yerine Osmanlı Tarih ve Hukuk Kamusu ismini tercih ettik. Bu ikisini içi çe daireler kabul edip, çalışmamıza İslam ve Osmanlı Hukuku ıstılâhlarını da ekledik. OSMANLI TARİH VE HUKUK ISTILÂHLARI İÇİN MEVCUT ESERLER YETERLİ DEĞİL Mİ? Bu soruyu da cevaplamak gerekmektedir. Konuyu ikiye ayırarak izah edelim: A) TARİH LÜGATLERİ TAM YETERLİ DEĞİLDİR: Bu konuda akla gelebilecek eön önemli eserler, elbette ki, Mithat Sertoğlu'nun Osmanlı Tarih Lügati, Mehmet Zeki Pakalın'ın Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü adlı dev eseri ile son dönemlerde kaleme alınan tarih sözlükleridir. Bunlar iki açıdan yeterli değildir: Birincisi, kemiyet açısındandır. Eğer sadece Resm başlığı altındaki ıstılâhları, bu mevcut lügatlerle kıyaslarsanız, bütün Osmanlı Tarih Lügatlerindeki resm ile başlayan terimler, bizim Kamus'dakilerin yarısına dahi ulaşmamaktadır. Aynı şey çoğu ıstılâhlar için de geçerlidir. Bunun en önemli sebebi, Osmanlı kanunnamelerinin tamamının gün yüzüne çıkmayışıdır. İkincisi, keyfiyet ve muhtevâ açısındandır. Zira çift resmi, bennâk resmi ve bazı maddelerdeki kafa karışıklığı ve yanlış yorumlar, çoğunda devam etmektedir. Sebebi de, Ömer Lütfü Barkan, Fuat Köprülü ve benzerlerinin temsil ettiği resmî tarih anlayışıdır. Bir de son dönemlerde telif edilen lügatlerdeki ilmî hataları nazara alırsanız, gerçekten bütün Osmanlı tarih ıstılahlarının yeniden gözden geçirilmesi zaruret haline gelmiştir. Mesela abdâl kelimesi, bazı sözlüklerde ebdel kelimesinin çoğulu olarak nakledilmiştir. Halbuki Arapça bedîl kelimesinin çoğuludur. Bedîl ise, iyi, güzel ve seçkin demektir. Evliyâullah cemââ'ti manasındır. Ayrıca Anadolu'da bir Türkmen boyudur. Ayrıca sorulan soruya güzel cevap verme, ilk defa bir şeyi yapmak ve bid'at işlemek demek olan ibdâ' (?????) kelimesi ile bir kişiye sermaye vermek demek olan (?????) kelimesini aynı gibi zannederek manalandırmak ciddî bir ilmî hatadır. MEVCUT OSMANLI HUKUKU KAMUSLARI DA YETERLİ DEĞİLDİR. Bu konuda aklımıza gelen Ömer Nasuhi Bilmen'in sekiz ciltlik Hukuk-ı İslamiye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu adlı muhteşem eseri; Elmalılı Muhammed Yazır'ın İslam Hukuku ve Fıkıh Istılâhları Kamusu isimli ilmî kitabı; içine aldıkları fıkıh terimlerini büyük bir araştrıma sonucu kaleme alan yazarların Diyânet Ansiklopedisi'ndeki fıkıh maddeleri ve elbetteki Arapça olarak telif edilen eski ve yeni eserler (Tehânevî'nin Keşşâfu Istılâhât'il-Fünûn adlı eseriyle, yeni müelliflerden Muhamed Kaleci'nin Mu'cemu Lügat'il-Fukahâ adlı eseri gibi.). Bunların tek eksiği, Kanunnâmelerde zikredilen bazı fıkhî ve kanunî tabirlerin yer almamasıdır. Daha önce de hatırlattığımız gibi, Osmanlı uygulaması incelenmeden kaleme alınan İslam Hukuku ile alakalı eserler, yok hükmünde değildir; amma eksiktir. Osmanlı Tarih ve Hukuk Kamusu adlı bu eserimizde doğrudan iktibâsda bulunduğumuz yahud özetleyerek aldığımız kaynaklar teker teker sayılmıştır.