Kitap Tanıtımı |
Anadolu'nun fethedilerek Türkleşmesi-İslâmlaşması, sonuçları itibariyle şüphesiz ki, dünya tarihinin en mühim hadiselerinden biridir. Bu süre 1071'de Malazgirt muharebesinin zaferle sonuçlanmasından sonra hemen hemen bütün Anadolu'nun fethedilmesiyle başlamış, fethedilen yerlerin Oğuz-Türkmen boylarına mensup kalabalık göçebe kitleler tarafından doldurulmasıyla XIV. asırda tamamlanmıştır. Böylece Anadolu Müslüman-Türk'ün vatanı haline gelmiştir.
Fetihleriyle bu yurdu açan, kültürleri, gelenekleri, medeniyet eserleri ile mühürlerini vurup bu toprakları vatan haline getiren Oğuz Türkmen boyları, Anadolu'da küçük gruplar halinde birbirlerinden uzak yerlerde iskân olunmuşlardır. Bu şekilde dağıtılmalarında sosyal ve ekonomik açıdan pek çok sebep bulunmakla birlikte esas etken, Selçuklu yönetiminin, kendi irsî beyleri idaresi altında, büyük bir dayanışma ruhu içinde yaşayan güçlü boyların isyan ihtimalini ortadan kaldırmak düşüncesidir. Nitekim aynı uygulama Osmanlı Devleti zamanında da devam etmiştir.
Cumhuriyet döneminde de Anadolu'da yaşamaya devam eden oymak, aşiret ve boylar; son zamanlarda genç nesillerin kayıtsızlığı yüzünden unutulmaya yüz tutmuştur. Bu durum, ilim adamlarımızın bu alanda çalışma yapmasını zorunlu kılmaktadır. Fakat bunun o kadar kolay bir iş olmadığı ortadadır. Çünkü Anadolu'daki bütün aşiret, cemaat, oymak ve boyların tesbit edilmesi, milyonlarca arşiv vesikasının taranmasını gerektirmektedir.
Bu alanda büyük bir boşluk olduğunu gören merhum Cevdet Türkay, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ndeki görevi sırasında uzun yıllar sayısız defter ve belge üzerinde çalışarak bu eseri meydana getirmiştir. Alanında tek olma özelliğine sahip, ilk baskısı 1970 yılında yapılan ve yıllardır mevcudu bulunmayan bu kıymetli eseri yayınevimiz, kültürümüze katkıda bulunmak gayesiyle yeniden basarak okuyucuya sunmaktadır.
Bu alanda büyük bir boşluk olduğunu gören merhum Cevdet Türkay, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ndeki görevi sırasında uzun yıllar sayısız defter ve belge üzerinde çalışarak bu eseri meydana getirmiştir. Alanında tek olma özelliğine sahip, ilk baskısı 1970 yılında yapılan ve yıllardır mevcudu bulunmayan bu kıymetli eseri yayınevimiz, kültürümüze katkıda bulunmak gayesiyle yeniden basarak okuyucuya sunmaktadır. |