Kitap Tanıtımı |
Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nin yaşının ve tecrübesinin artmasıyla birlikte azalması beklenen meseleleri, maalesef gittikçe büyümektedir. Bize göre bu; idari, siyasi ve kültürel geçmişinden kaçan, tarihin üzerinde düşünme gereğini dahi duymayan yapılanmaların gelip dayanacağı yerdir. Birkaç yüzyıldır bizde de, ´kendi olmaktan´ kaçan zihniyetlerin söz sahibi olduğu zamanlar yaşanıyor. Oysa, çok ciddi dinamiklere sahip Osmanlı devlet geleneğinin olduğu tarihi bir geçmişimiz var. Bu geçmişin çocukları olan bizler, her ne kadar böyle bir birikime kapalı yaşıyorsak da, başkaları Osmanlı´yı oryantalist bir bakışla ele almak suretiyle ondan faydalanabiliyor.
Birkaç çadırdan Devlet-i Aliyye´ye uzanan bir çizginin hikayesi nedir? Bu devlet geleneğinin kültürel zemini ve tarihi geçmişi nereye dayanır? Kuruluşu, gelişimi, büyüklük ve ikbal dönemleri nasıldır? Yükseliş ve çöküş sebepleri nelerdir?... Daha da uzayabilecek bu sorulara cevap niteliğinden olan elinizdeki eser, klasik Osmanlı Tarihçiliği´nin dışına çıkan bir bakışla hazırlandı. Aynı zamanda, kendi olma yollarını arayan Türkiye´ye bir çağrıdır da.
Dünün, bugünün ve yarının kendisinin olmasını isteyen bir Türkiye, tarihinin bu sesine kulak vermeli. Osmanlı tecrübesini göz ardı ederek, yeni doğmuş bir bebeğin çığlıklarına sığınmak çıkar yol değildir.
(Arka Kapak) |