Kitap Tanıtımı |
Osmanlılar...
Üç kıtada hüküm sürmüş büyük imparatorluğun sahipleri. Devleti yöneten, devlete ad veren hanedan... Neler yaşadılar kendi içlerinde? Ne acılara ortak oldular? Hanedan içi kavgalar, kıyımlar, ölümler neyin göstergesiydi?
Yaşananların zamanın gereği ve kaçınılmaz olduğu konusunda emindi kimileri.Kimileri ise bunun bir vahşi gösteri olduğu iddiasında...Nedeni ne olursa olsun, bu işlere karar verenler, o devirleri yaşayanlar, mutlaka en uygun gerekçeleri üretecekler ve haklılıklarını anlatacaklardı. Öyle yaptılar.
Hatta zamanı dosdoğru anlatmak üzere ilim yapmış, eli kalem tutan tarihçiler, devletin bekası ve nizamı alem için bu ölümlerin gerektiğini değişik yollarla anlatmaya çalıştılar.
Bugün o zamanı, o tavrı tenkit etmek gereği hasıl olduğunda; kardeşin kardeşi, atanın oğlu yok etmesini sanki bir gereklilikmiş gibi gösteren geçmiş yağcısı tarihçilerimiz olsa da; kimse, ama hiç kimse bu davranışları normal ve geçerli gösteremez. Katliamlara ve ölümlere gerekçe uydurma sıkıntısı sürecektir. Çünkü cevabı olmayan çok konu vardır.
Neden?
Hanedan içi kıyımları uygun bir dille töreselleştirip mazur göstermek isteyenler; yaşanan acılara ortaktırlar.
Belki de en son varılacak nokta şuydu: Kendi içlerindeki kavgalar kimseyi ilgilendirmezdi. Akan onların kanı, giden onların canıydı. Sebebi de belliydi: Devlette ikiliğe aman vermemek.
Doğrusu bu muydu?
Okuyun ve siz karar verin! |