Kitap Tanıtımı |
Kelemen Mikes, 1690 yılında yüksek Erdel dağları arasında küçük Zagon (Romanya) köyünde dünyaya gözlerini açmıştır. Babası Pal Mikes, Habsburglara karşı yürütülen ilk özgürlük savaşının önderidir. Türkiye'de sürgündeyken hayata gözlerini yuman İmre Thököly'nin askeri olarak Avusturyalı'ların eline düşüp acımasızca öldürülmüştür. Oğlunun kaderi ise, ilginç bir şekilde babasıyla kesişir; yer yine Türkiye'dir...
II. Ferenc Rakoczi Erdel'e geldiğinde, genç Kelemen Mikes onun hizmetine girmiştir. Prensini bir baba gibi sevmiş, saymış, beyzade olarak yanına kabul edilmiş ve son nefesine kadar ona sadık bir "mülteci" olarak yaşamıştır.
Erdel Prensi, Rakoczi'nin Habsburglara karşı 1703'de başlattığı özgürlük savaşı 1711'de yenilgiyle sonuçlanmıştır. Rakoczi'nin maiyetinde yer alan Mikes, "Efendi'siyle birlikte Türkiye'ye gelip Tekirdağ'a yerleşmiştir. 21 Şubat 1711'de yakında yurda dönüş umuduyla başlayan sürgün 44 yıl sürmüş, 71 yaşında ölümüyle noktalanmıştır.
Mikes, içinde bulunduğu acı durumu sevimli, ama aynı zamanda ironiyle "Türkiye Mektupları"na dökmüştür. Bu mektuplar, hayali bir "Teyze"ye yazılan-yollanamayan mektuplardır. Mektupların içinde ve satır aralarında her şey vardır; hayata dair her şey...
Bütün sevdikleri tek tek göçüp gitmiş; en son Mikes'in ölümüyle geriye bir tek bu mektuplar kalmıştır. 1717 ila 1758 arasında geçen 41 yıllık sürede 207 mektup yazmıştır. Tatlı ve ince bir mizahla süslü anlatımında, düşünceleri ince esprilerle pekiştirilmiştir. Bu kurmaca/hayali mektuplar, aynı zamanda bir anı değerindedir. Birçok çeviri esere de imzasını atmış olan Mikes'i Macar edebiyatında ölümsüzlüğe ulaştıran bu mektuplar, aynı zamanda yazılı Macar edebiyatının ilk ürünü niteliğindedir.
Mikes, Türkler ve Türkoloji açısından da üzerinde durulması gereken bir yazardır. Macarca eserlerinde kullandığı Türkçe sözcükleri Türk dilinin tarihi gelişimi ve değişimi açısından önemlidir.
Aksoy Yayıncılık'ın Türkçeye kazandırdığı bu eşsiz eserde, bir tarihin gizli ve açık analizi söz konusudur. Macarların sürgün yaşamıyla birlikte, dünya üzerinde yaşanmış bütün "toplu" ve "bireysel" sürgün hayatların paradokslarını yansıtır. Bu sürgünün öznesi Mikes, Prens Rakoczi ve Macarlardır; oysa gelmiş-geçmiş-gelecek bütün mülteciler onların yaşadığı dramın sessiz ortağıdır... |