Kitap Tanıtımı |
Gayrimüslimlere devlet memuru olma hakkının tanınmasıyla diğer azınlıklar ile beraber Yahudiler de şube müdürlüğü, öğretmenlik, doktorluk, konsolosluk, sivil mahkemelerde yargıçlık gibi devlet içinde önemli mevkilere yükseldiler. Bütün bunlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun sözde taklit ettiği Batı Avrupa'da ve Rusya'da Yahudilerin hâlâ ekonomik ve siyasi ayrımcılığa uğradığı bir zamanda gerçekleşiyordu. Osmanlı Devleti'nin klasik devrinde Gayrimüslim istihdamı orduda bazı teknik işlerde ve diplomasi alanında görülmüştü. Tanzimat'la birlikte devlet idaresine alınan gruplardan biri de Yahudilerdi. Osmanlı Devleti'nde gayrimüslimlerin milliyetçiliğin yörüngesine girmeye başladığı bir zamanda bürokrasi giderek değişik millet mensuplarıyla renklenmeye başlamıştır. XIX. yüzyılda ne Avusturya, ne de Rusya'da hâkim ulusun dışında herhangi bir dinî etnik gruptan sefir, nazır ve devlet adamı görülemezdi. Osmanlı bürokrasisinde Ermeni ve Rum kökenli birçok paşa olmasına rağmen Yahudiler arasında en üst rütbe olan bâlâ rütbesine çıkan tek kişi Davut Molho'dur. Yahudi memurlar arasında en sivrileni ise hiç şüphesiz Avram Galanti'ydi. Avram Galanti, Alber Ferid Aseo, Nesim Ruso meşrutiyet hareketini destekleyen öncü bir gruba sahiptiler. İmparatorluğun son döneminde yapılan reformlar, Gayrimüslimlerin devlet hizmetinde kullanımında önemli değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Çok uluslu bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti, Gayrimüslim unsurların tümünü devlet yönetimine dahil etmeyi planlamış ve bunda da büyük oranda başarılı olmuştur. |