Kitap Tanıtımı |
Bir zamanlar hakkında oldukça ağır yazılar yazmıştım. Yeşilçam geleneğinin en kötü yanlarını temsil ediyordu benim için; yüzeysellik, ağdalı bir anlatım, tür ayrımına kesin uyma, klişe kişilikler, yalama olmuş konuşmalar... Ama sonradan onun aynı zamanda Yeşilçam´ın öylesine görkemli biçimde halkımızın gözdesi ve etkileri hâlâ süregelen bir kitle iletişim aracı olmasının da başlıca mimarlarından biri olduğunu anlayacaktım. O zaten Yeşilçam´a etki yapmış biri değildi. Bizzat Yeşilçam´ı oluşturanlardan biriydi. O belki de Oscar Wilde gibi dehasını gündelik yaşama koymuş, filmlerine ancak yeteneği kalmıştı. Bir Ada vapurunda, Büyükada´da bir sahil kahvesinde, bir Antalya festivalinde, bir panel öncesi ve sonrasında ondan kapabilecekleriniz sonsuzdu. O, gerçek, katışıksız ve tam bir İstanbul efendisiydi, çok yaşamış ve yaşadıklarını damıtmış bir Osmanlı-Türk aydınıydı. |